31 Aralık 2008 Çarşamba
Hoşgeldin 2009 , Anca Gidersin... :)
29 Aralık 2008 Pazartesi
Kartal Sokak
Umudum Devam Ediyor.
28 Aralık 2008 Pazar
Çarşı , Katliamcılara da Karşı !
Helal olsun
23 Aralık 2008 Salı
Şemsiye Girmesin.
Biz daha çok ıslanacağız.
Yönetici sahaya nasıl girer ?
Beşiktaş’ın İnönü’de, Galatasaray’ın Olimpiyat’ta taraftarı canı yanınca haksızlığa uğrayınca nasıl girdiyse,Galatasaray taraftarı İnönü Stadında tribündeki demir parmaklıkları ne amaçla kırdıysa o minvalde yöneticide böyle girer.
Kuraldan,Kaideden Bahseden Zekilere.
Kartal'ın isyanının nedenleri.
Fanatik Gazetesi
Son iki sezonda tartışmalı hakem kararları nedeniyle tepki gösteren Beşiktaş, Galatasaray maçı sonrasında tam anlamıyla isyan bayrağını açtı. Fanatik gazetesinin araştırmasına göre, işte Beşiktaş maçlarında çalınan tartışmalı düdükler.
Geçen sezonun 5. haftasındaki Ankaraspor maçında Tello’nun vuruşu filelerle buluştu, ancak hakem Nobre’nin elle dokunduğu gerekçesiyle golü iptal etti. Sonuç: Ankaraspor-Beşiktaş: 0-0
Geçen sezonun 7. haftasındaki Galatasaray derbisinde, Sarı-Kırmızılılar’ın gol bulduğu korner ve penaltı tartışma yarattı. Sonuç: Galatasaray-Beşiktaş: 2-1
Geçen sezonun 9. haftasındaki Trabzonspor maçında, Rüştü cezaalanı dışında topa göğsüyle dokundu, hakem kırmızı kart gösterdi. Kaleye Bobo geçti. Sonuç: Trabzonspor-Beşiktaş: 2-3.
Geçen sezonun 11. haftasındaki Fenerbahçe derbisinde, 90+3’te Higuain golü attı. Ancak hakem, Bobo’nun faul yaptığı gerekçesiyle golü iptal etti: Sonuç: Fenerbahçe-Beşiktaş: 2-1.
Geçen sezonun 27. haftasındaki Büyükşehir Belediye maçında, rakibine yumruk attığı gerekçesiyle Bobo kırmızı kart gördü. Brezilyalı 4 maç ceza aldı. Sonuç: Belediye-Beşiktaş: 2-1.
Geçen sezonun 30. haftasındaki Gençlerbirliği OFTAŞ maçında Serdar Özkan ceza alanı içerisinde düşürüldü. Ancak hakem devam kararını verdi. Sonuç: Beşiktaş-OFTAŞ: 0-1.
Bu sezonun 5. haftasındaki Belediye maçında, Nobre’nin attığı gol kaleciye faul, Delgado’nun attığı gol rakibe faul gerekçesiyle sayılmadı. Sonuç: Belediye-Beşiktaş: 1-1.
Bu sezonun 13. haftasındaki Fenerbahçe derbisinde hakemin Cisse’ye gösterdiği kırmızı kart, Siyah-Beyazlılar’ı isyan ettirdi. Sonuç: Fenerbahçe-Beşiktaş: 2-1.
Ve bu hafta... Hakem Cüneyt Çakır’ın ilk golde faul çalmaması, Delgado’ya gösterdiği ikinci sarı kart ve çaldığı ikinci penaltı Siyah-Beyazlılar’ı çıldırttı. Sonuç: Galatasaray-Beşiktaş: 4-2.
* * *
Maçları takip eden herhangi bir Beşiktaş'lı listenin ne kadar eksik olduğunun hemen farkedecektir.bu gasp edilen puanlarda emeği olanlar Allahlarından bulsunlar diyorum.
22 Aralık 2008 Pazartesi
Acaba Biz Hiç Bunlara, Adil Bir Şekilde de Yenilecekmiyiz?
Çiş molası , kısa meeting :)
4-1 Lik Fenerbahçe - Galatasaray galibiyetindeki endirekvuruşu 3 hafta konuşan zekiler maç olmaktan çıkan 2 penaltı,1 kırmızı kart birde faullü golü istiyorlarki kimse görmesin konuşmasın,inandırsınlar kendilerini geçen seneki maçta olduğu gibi bileklerinin hakkıya galip geldiklerine .
Gülermisin , Gülermisin .Ağlarmısın yok .Ben bunların hakem ağladıklarınada çok az şahit olmuşumdur ya gerçi yine iş bilenin kılıç kuşananın devri başladı,Kompetan Adnan Polat'tan o devirde ,bu işi ondan iyi bilen yoktu şimdilerde kendini yetiştirmesiyle nam salan Aziz Yıldırım'da çöplükte söz sahibi oldu.
Bizimkisi ise işi bilse kılıç kuşanamıyor,kılıcı alsa gelse iş neydi onu unutuyor.Bize de Allahtan kendimize sabır dilemek kalıyor.
Yahu bir kulübün taraftarı örnek ben,şu ayaktopu sevdasının peşine düştüğüm günden beri hakem camiası denen güruhtan hep mi ,her sezon mu iğrenerek nefret eder,ya da bu bahsedilen güruh irinini hep mi bize kusar.
Yine de sağlık olsun Beşiktaş'ım ben her zaman yanındayım,baki kalan sen ve ben(biz) olacağız.
20 Aralık 2008 Cumartesi
Derbiye Gidiyoruz.
19 Aralık 2008 Cuma
Eller Kollar Havaya , FENERasyon Buraya ...
Turkcell Teneke Ligi diyince kızanlar oluyordu,aradan bir hafta geçti geçmedi hakem denen canlı organizmaları bu seferde Fenerbahçe'nin yanında belirdiler,Zaten Fenerbahçe'nin yıllardır Konyaspor'a elle atılacak bir gol kontenjanı vardır,ama bu kadar alenenine ilk kez şahit oluyoruz.
Ne güzel Galatasaray bir yandan, Fenerbahçe diğer yandan,bu ligde bu iki takım dışında şampiyon olacak takım ikisini geçip hakemleri ve birilerinin güdümündeki FEnerasyonSaray'ıda ekarte etmek zorunda,bu kafayla yüzbaşıda olunur generalde olunur,Bizim tenekeden ligimizde senelerdir bu manzaralara şahit olduğumdan sinirlerimi aldırmış psikopat gibiyim artık.
Elle gol atmak yasak , Fener'se başka tarafa bak !!!
16 Aralık 2008 Salı
Tesadüfe bak
Tesadüfe bak.
2003-04 sezonunda MHK Başkanı olan Bülent Yavuz! Bu acayip durumu futbol kamuoyuna açıklamak zorundasınSon haftalarda ısrarla yardımcı hakem konusunun altını çizen Erman Toroğlu, kulağıma kar suyu kaçırınca 2003-2004 sezonunu mercek altına aldım.
Önce Toroğlu'nun eski bir yazısını hatırladım. Toroğlu bir süre önce Adnan Polat ile Uslu arasında geçtiği iddia edilen ve Gürcan Bilgiç'in gündeme getirdiği bir iddiayı (Tekzip edilmediğine göre doğrulanmış oluyor) yazmıştı.
POLAT NEYİ İMA ETTİ!
Buna göre Adnan Polat, (sanırım 4 yıl önce) Moskova seyahatinde Mahmut Uslu'ya, "Hakemler hakkında çok fazla feryat ediyorsunuz, özellikle de orta hakemler hakkında ama işi yardımcılar bitiriyor" demişti! (Polat burada, Uslu'nun zannettiği gibi kendi becerilerini mi ima etmektedir yoksa başkalarının (!!!) yardımcı hakemlerle iş bitirdiğini mi ima etmektedir onu kendisi biliyor.) Evet işte burası çok önemli. Türk futbolunun son dönemini çok yakından yaşayan Adnan Polat, işi yardımcı hakemlerin bitirdiğini söylüyor. Ne zaman söylüyor, yaklaşık 4 yıl önce! Erman hoca bunu yazınca Vatan'dan Buğra Acar kardeşim de "Lucescu bir yardımcı hakemden çok yakınıyordu!" diyerek sinyal çakmış! Bana düşen de tüm bu sinyalleri değerlendirmek oldu ve bir skandalın farkına da ancak böyle (Ne salakmışım, nasıl fark edemedim bu garipliği) varabildim .
Hemen belirteyim dönemin MHK Başkanı Bülent Yavuz'du ve hakem atamalarında da ilk söz sahibiydi. İşte o MHK, Beşiktaş'ın sahada hakemler tarafından kıtır kıtır doğrandığı sezonda ne yapıyor biliyor musunuz, bir yardımcı hakemi, Beşiktaş'ın tam 10 maçında görevlendiriyor.
HAKEM Mİ KALMADI?
Evet yanlış okumadınız, bir, iki, üç, beş, yedi, sekiz değil tam 10 maçta aynı yardımcı bayrak sallıyor. O yardımcı hakemin adı Selçuk Kaya ve şu anda da görevde. (Bu sezonda Beşiktaş-İstanbul Belediye ve Kocaeli-Fenerbahçe maçlarında dikkat çekmişti) Düşünebiliyor musunuz sevgili futbolseverler, sanki koca ülkede başka yardımcı hakem kalmamış gibi, Beşiktaş'ın 10 maçına aynı kişi (Türk futbol tarihinde böyle bir şey yok tersini iddia eden varsa kanıtlasın) veriliyor. Dahası bu yardımcı, Beşiktaş'ın iki hafta üst üste oynadığı Konya ve Fenerbahçe maçlarında da (Sanırım tarihimizde böyle bir şey de yok) görev yapıyor.
Tesadüfün kare kökü bu olsa gerek! Peki bu maçlarda Beşiktaş nasıl bir performans sergiliyor gelelim oraya? Şimdi sıkı durun... Beşiktaş, bu 10 maçın sadece ikisini kazanıyor ve sekiz maçta tam 20 puan kaybediyor. Bir başka ilginç nokta ise yine bu arkadaşın görev yaptığı ve Beşiktaş'ın 5-3 kazandığı Rize maçında, (Samsun faciasından bir hafta önce) sarı kart sınırındaki üç çok önemli oyuncu (Ronaldo, Sergen ve Emre Aşık) tesadüfe bakın ki sarı kart görüyorlar ve cezalı duruma düştükleri için Samsunspor'a karşı oynayamıyorlar.
BÜLENT YAVUZ ATADI
Evet komik, garip, insan mantığını zorlayan, bir hakem atamasıyla karşı karşıya olduğumuz aşikâr. O nedenle dönemin MHK Başkanı Bülent Yavuz'a bir çağrım var... Hâlâ hakem eğiten ve hakem eleştiren Bülent Yavuz, bu acayip manzaranın ne anlama geldiğini açıklamalıdır. Evet Bülent bey, bildiğiniz gibi ortada yenilir yutulur olmayan bir durum var. 22 hafta içinde 10 maçta aynı yardımcıyı Beşiktaş'a vermişsiniz ve bu maçlarda o takım tam 20 puan kaybetmiş. Bunların hepsi tesadüf mü gerçekten? Tesadüf ise onu söyleyin, değilse...* * *
İŞTE O MAÇLAR
Gaziantep-Beşiktaş: 0-3 Selçuk Kaya
Beşiktaş-G.Saray: 0-0 Selçuk Kaya
Fener-Beşiktaş: 2-2 Selçuk Kaya
Beşiktaş-Rize: 5-3 Selçuk Kaya
Beşiktaş-Samsun: 0-4 Selçuk Kaya
Malatya-Beşiktaş: 0-0 Selçuk Kaya
Trabzon-Beşiktaş: 3-0 Selçuk Kaya
Diyarbakır-Beşiktaş: 3-1 Selçuk Kaya
Konya-Beşiktaş: 2-2 Selçuk Kaya
Beşiktaş-Fener: 1-3 Selçuk Kaya
Not: Bu konuda federasyon ve Beşiktaş başta herkesi göreve davet ediyorum. Bu 10 maçı bilirkişi incelemeli ve raporunu futbol kamuoyuna açıklamalıdır.
İyi ki Doğdun Delgado
14 Aralık 2008 Pazar
Beşiktaş 1 - Ankaragücü 0
12 Aralık 2008 Cuma
Dışı Temiz , İçi Kara Hakem
Maçı doksan dakika seyrettim ilk akla gelen ve su götürmez yanlışları ;
Milan Baros ceza sahası içinde havuza atlar gibi atlıyor ama Halis sarı kartını çıkartmıyor,aynı Baros Topu net bir şekilde eliyle depar yoluna atıyor Halisde beraber koşuyor sarı kartı çıkarmak bir yana oyunu bile durdurmuyor.Gençlerbirliği futbolcusu ceza sahası içinde kendini yere atınca Halis direkt sarı kartını çıkartmakta tereddüt etmiyor.
Baros'u geçelim hakemin yüreği yetmedi ondan kartlarını çıkartamadı diye düşünelim,maç içinde gelen ortayı kafayla !! önüne almaya çalışan Gençlerbirliği futbolcusuna ne engel oluyor,Barış'ın kocaman eli ,buna da devam diyor Halis en çok şaşıranda kameraya bakışlarıyla yakalanan Barış.
De Sanctis top içeri geçti diyen Gençlerbirliği futbolcusunun kafasına arkadan vuruyor, bu hareket de gözden ! kaçıyor.
Evet lige renk gelmeye devam ediyor,şu hakem denen arkadaşların yaptıklarını artık midem kaldırmıyor,Turkcel Teneke Ligine hoş geldiniz.
8 Aralık 2008 Pazartesi
Gidişat.
40-50 milyon dolar borç verdiği söyleniyor o parayıda camia olarak 5 senelik başarısızlık ve beceriksizlik tazminatı olarak kendisinden kesmemiz lazım,eğer o parayı alırsa kendisi hakkındaki iyi bir Beşiktaşlı olduğu düşüncesinden vazgeçeceğim.
Ankaraspor maçında bence bir yol kazası yaşadık.Genel olarak takım çok isteksizdi bunun arkasında maddi problemler varsa şaşırmam.
Ama ben sahada rakibi her alanda ısıran bir takım görmek istiyorum,böyle bir takımı çok uzun bir süredir görememek beni üzüyor,acaba takım içinde forma hak edene değil de isminin büyüklüğüne göre mi dağıtılıyor.
Takım da İbrahim Üzülmez'i ve zekasıyla oynayamayan hiç bir futbolcuyu görmek istemiyorum ,ne güzel terlik merlik kurtulmuştuk, Mustafa Denizli bokunda boncuk varmış gibi Üzülmeze forma veriyor,aslında esas sorun senelerdir ona alternetif transfer yapmayan yönetim ve teknik ekiplerden kaynaklanıyor.
Ankaraspor genelde bu sene Fenerbahçe maçı haricinde çok hırslı oynayan bir takım hak ettikleri bir galibiyet aldılar ama ilk yarı sonucunda orta hakeme saldıran Aykut Hocayı Fenerbahçe maçında neden aynı hırsla ve hakkını arama endişesiyle göremedik ve hiç göremiyoruz ilginç.
Bizim camiamızdan çıkan Samet,Rızayı düşünüyorüm bir de Aykutu,Arıcayı,Bülent Uygunu düşünüyorum, daha da ilginç.
5 Aralık 2008 Cuma
Beşiktaş Düşmanları!
04.12.2008 15:01:00
Bir gün Beşiktaş başkanlık koltuğunda oturan birinden "Beşiktaş Düşmanları" sözünü duyacağım hiç aklıma gelmezdi.
Süleyman Seba'dan duymadım, rahmetli Mehmet Üstünkaya'dan duymadım, Gazi Akınal'dan duymadım, ilkokul mezunu Rıza Kumruoğlu'ndan duymadım, hatta Serdar Bilgili'den bile duymadım...
Beşiktaş tarihini araştırırken de böyle bir söze rastlamadım.
Başka camialara özgü bir tanımlama olduğunu zannederdim. Kadıköy yakasında takılır kalır, asla bu yakaya geçemez sanırdım...
Öyle ya, Beşiktaş'ın neden düşmanı olsun ki? Şaibeli şampiyonlukları, başkasının hakkını masa başı oyunlarla gasp edişi gibi çirkinlikler yoktu ki tarihinde...
Herkesin ikinci takımıydı Beşiktaş... Ezeli rakip taraftarlarının bile sempatiyle baktığı bir kulüptü...
Sahi, bir kulübün neden "düşmanları", yani "aşırı derecede sevmeyenleri, antipati duyanları" olur?
İki yolla olur:
Ya o kulüp sportif alanda çok başarılı bir dönem yaşayacak. Kupaları, şampiyonlukları teker teker kazanıp, kimseye bir şey bırakmayacak. Onun varlığı, rakiplerinin olası başarıları önünde en büyük engel olarak duracak. Çekemeyenleri çoğalacak... Sevmeyeni çoğalacak...
1996-2000 yılları arasındaki Faruk Süren'li, Fatih Terim'li Galatasaray gibi...
Ya da o kulüp, futbolun çarkları ve kurumları üzerinde lobisiyle çok etkin bir konumda olacak. Medya tarafından şişirilip antipati toplayacak. Mali gücüyle, gelirleriyle rakiplerini fersah fersah geçecek... Masa başında bileği bükülemedikçe sevemeyeni çoğalacak..
Örnek vermeme gerek yok... Ülkenin en tepki gören başkanı hangisi diye düşünürseniz, cevabını bulursunuz.
Peki, dün kameraların karşısına çıkıp "Beşiktaş Düşmanları" diye konuşan Beşiktaş başkanı, 2004'ten bu yana neyi başarmıştır biliyor musunuz?
Şampiyonluğu olmayan, ne ligde ne Avrupa'da başarısı bulunmayan bir kulübün sevmeyenlerinin sayısını çoğaltmayı başarmıştır.
Masa başında kıtır kıtır doğranmasına rağmen, hakem kararlarıyla en çok puan kaybına uğrayan kulüp olmasına rağmen, bir zamanlar çoğunluğun ikinci takımı olan bir kulübü, çoğunluğun antipati duyduğu bir kulüp haline getirmeyi başarmıştır.
Ve bu başarı, kim ne derse desin DÜNYA ÇAPINDA BİR BAŞARIDIR!
Bir örneği daha yoktur.
Bir kulübü adım adım küçültürken, sevmeyenlerinin sayısını büyütmeyi başarmak, tez konusu olacak bir beceridir.
Beşiktaş artık kimsenin ikinci takımı değildir.
Kimsenin "biz olmazsak, onlar şampiyon olsun" sempatisiyle baktığı bir kulüp değildir.
Siyasetçiler, bürokratlar, üst düzey medya yöneticileri, Silahlı Kuvvetler ve devlet kademelerinde desteğini yitirmiş ve gün geçtikçe daha da yitirmektedir.
Sporun içindeki kurumlarda ise, artık büyük takım muamelesi görmemektedir...
İnternette şöyle bir dolaşın... Farklı takım taraftarlarının forumlarını ziyaret edin... Sokaktaki adamın gözünden, betimlemeye çalıştığım fotoğrafı daha da net görebilirsiniz...
***
Dün Beşiktaş başkanının ağzından açıklama diye "Beşiktaş Düşmanları" sözü çıktı...
Kendisini yakından tanıdığım için, "bu açıklamanın ardından neler yaşanmıştır?" tahmin edebilirim.
Etrafını saran 3-5 yalaka, yine noterliğe soyunmuş "Bravo başkan! Harika konuştun!" diye el çırpmıştır...
Başkan, bununla yetinmemiş, çeşitli kademelerdeki "bedava deplasman misafirlerinden" 3-5 yalakayı da kendisi telefonla arayıp: "Konuşmamı nasıl buldun?" diye sormuştur... Onların da takdir ve beğeni dolu cümlelerini işittikten sonra, artık kendisini, yukarıdan gelecek "İyi yaptın! İyi..." şeklindeki o önemli telefona hazır hissetmiştir...
İşin ilginç yanı, sonunda gerçekten de doğru bir şey yaptığına kendi kendini ikna etmiştir.
Peki, kimdir Beşiktaş düşmanları?
Kimsenin adamı olmadan, kimsenin elini eteğini öpmeden senelerdir bir büyük gazete de, hem Beşiktaş, hem de Milli Takım muhabirliği yapmaya çalışan Fatih Doğan mı? Yağcı değil, adam olarak ayakta durmaya çalışan, reklam değil, haber yazan bir gazeteci mi?
Yoksa birçoğunu 30 seneye yakındır Beşiktaş tribünlerinden tanıdığım, kimseye eyvallahı olmayan, arkalarında en ufak bir destek olmadan kendi başlarına onurlu bir mücadeleye giren bir avuç Beşiktaş sevdalısı genel kurul üyesi mi?
Sahi, kimdir Beşiktaş düşmanları? Bu sıfatı hak etmek için ne yapmışlardır?
Hata üstüne hata yaparak, Beşiktaş'ı milyonlarca Avro tazminat ödemek zorunda mı bırakmışlardır?
İş bilmezlikleri yüzünden, kulübü borç batağına mı sokmuşlardır?
Müzeden kupa çalıp, yanlarında akraba, eş-dost ziyaretine götürüp, insanları kendilerine güldürmüşler midir?
Arkasında duramayacakları açıklamalar yapıp, bir o yana, bir bu yana yanaşıp, ilkesiz, sevimsiz, inanırlığı olmayan, ciddiyetsiz tutumlar mı sergilemişlerdir?
Sokağa indiğinizde, markete, lokantaya, kasaba, manava gittiğinizde, sıradan Beşiktaşlı "Bu işi beceremiyor. Ne zaman gidecek? Ne zaman kurtulacağız? Hiç mi ümit yok?" diye onlardan mı bahsetmektedir?
Ne yapmıştır bu Beşiktaş düşmanları?
Unutmadan, başkan dünkü açıklamasında bir şeyin daha altını çizdi: "HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK!" dedi...
Ben o filmi izlemiştim...
Başrolde Cem Yılmaz oynuyordu...
İyi başlıyor, ortalara doğru iyice komikleşiyor, ama bombok bir sonla bitiyordu...
Boca & River kardeşliği ! Bambaşka boyutlarda :)
Anket sonucu
3 Aralık 2008 Çarşamba
SELAM BAFİLER
Kötü geçen ve hüzünlü bir lig haftasından sonra çoğunlukla Mustafa Denizli eleştirileri haklı olarak çoğunluktaydı.Bu takıma gönül verenler olarak 90 lı yıllardaki gibi rakibinden korkmayan sembolü olan kartal gibi atak oynayan bir takım istiyoruz, o çubuklu forma için terinin son damlasına kadar mücadele eden futbolcu kaybetsede alkışlanır, fakat sanırım teknik direktörlerimiz ile bu konuda anlaşamıyoruz.
Velhasıl önümüzde cumartesi oynanacak Ankaraspor maçı var, hücum oyuncularından kurulacak bir takım bekliyorum, içeride oynacağımız seri maçlar moral ve motivasyon açısından önemli olacak , sonrasında bir başka derbi daha..
cumartesi maçsonu yazılarımla tekrar sizinleyim..
görüşmek üzere,
Yeni Yazar Alarmı !
Blogda bugünden itibaren “KİMBA” takma adıyla sevdiğim ve futbol yorumlarına değer verdiğim bir arkadaşım da yazmaya başlayacak.
Kendisinden kısaca bahsedecek olursam,1993 yılından beri arkadaşlığımız sürmekte, kaç yıl olmuş diye hesapladım şimdi 15 yıl olmuş.32 yaşında İyi bir Beşiktaş’lıdır,doğma büyüme Abbasağalıdır,şimdi Anadolu yakasında oturuyor.İstanbulun gözde alışveriş merkezlerinden birinin yönetiminde çalışmaktadır.
Gerisini kendisinden dinleriz artık.
Hoş geldin Kimba…
2 Aralık 2008 Salı
Bu Sorularıma Cevap Ver Demirören!
Medyaspor.com
02.12.2008 15:19:00
Divan Kurulu toplantısında dile getirdiği soruların cevabını henüz alamadığını söyleyen Atıf Keçeci’den Medyaspor aracılığıyla Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’e 13 kritik soru:
İşte Atıf Keçeci'nin kaleme aldığı sorular:
1- Fulya projesinde imar durumu değişikliği ile kazanılan ikametgâhların bulunduğu iki blokta 5'er kat ilavesi ile kazanılan 40 dairenin niçin 16 tanesi derneğin oluyor. Paylaşım % 67 % 33 olduğuna göre düşüklüğün sebebi nedir?
2- 19 kat arası dairelere müteahhit satış ofislerinde değer olarak 1.750.000 Dolar üzerinden fiyat verilirken niçin 750.000 YTL'ye devredilmiştir?
3- Sadece bu 16 dairedeki değer kaybı 30 milyon YTL'den fazla oluşu başkan ve yönetimini ne ölçüde rahatsız etmektedir?
4- Bu satış için "Dernek Tüzüğü"ne göre Genel Kurul kararı gerekirken bu husus hangi sebeple dikkate alınmamıştır?
5- Aşçıoğlu tarafından 2,5 Milyon YTL sarfıyla yıkılıp yeniden yapılacağı konusunda imzalanan sözleşme olmasına rağmen bu inşaata niçin hala başlanmamıştır?
6- Fulya projesinin konuşulması esnasında bu işten sorumlu yönetici İlhan Durusoy niçin sinirli bir ruh haline bürünüp, agresifleşmektedir?
7- Yüksek seste konuşup alın aklığından ve namuslu oluştan bahsetmesi kendince haklı olduğunun ispatı için midir?Bu davranış ve konuşma üslubu neyin ifadesidir?
8- Kulüp mensuplarının bu konularda bilgi edinmek adına yaptıkları konuşmalar aynı kişi tarafından niçin "Sizler bu işten anlamazsınız" gibi basit sözlerle cevaplanmaktan kaçınılmaktadır.
9- İlhan Durusoy futbol ile ilgili kitap yazmıştır, bu husustaki kariyeri nedir? Hiç kimse kendisine bu işten anlamıyorsun demiş midir?
10- Aşçıoğlu'nun bir röportajında "Şimdiye kadar 305 daire sattık" demesine karşılık Başkan Demirören'in Ekim ayı divan toplantısında "Tüm daire adedi 240'tır" demesi bu konuda kendisinin yeterli bilgiye sahip olmadığından mıdır?
11- Yıldırım Demirören yönetimi iş başına geldiğinde 17.5 Milyon Dolar olan borç 90 Milyon Dolar artı yüksek vergi borçları ile önemli bir yük haline gelmiştir.Bu borcun azaltılıp sıfırlanması için düşündüğünüz plan ve projeleriniz var mıdır?Borcun giderek artması daha uzun süreli görevde kalmak adına tasarladığınız ve uyguladığınız bir taktik midir?
12- Şu an hukuk yoluyla kulübün haklarını arayanların açtığı davaların seyri esnasında olası enteresan gelişmeleri başkan ve yönetim göğüslemeye hazır mıdır?
13- Bütün bu gelişmelerin ışığında hala kulübü iyi yönettiklerine kendilerini inandırmaya daha ne kadar devam edeceklerdir?