FETGERİ KARDEŞLER VE 'O MEKTUP' (Cumhuriyet/T.YENIDOGAN)
Geçen haftaki yazımda Beşiktaş Kulübü kurucularını bir araya getiren ana etkenin her birinin Çerkez asıllı olmaları ve Beşiktaş'ın bir Çerkez kulübü olarak "Bereketiko Jimnastik Kulübü" ismiyle kurulmuş olduğunu anlatmıştım. Yine Beşiktaş'ın kurucularından Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket beylerin Şeyh Şamil'e dayanan soyağaçlarını geçen hafta yayımlamıştım. Beşiktaş'ın diğer iki kurucusu Ahmet Fetgeri ve Mehmet Fetgeri kardeşlerin soyağaçları hakkında bilgiyi, Ahmet Fetgeri Bey'in 1947'de kaleme aldığı bir mektuptan alıntı yaparak vermek istiyorum.
Ahmet Fetgeri Aşeni
ADLARIN FARKLILIĞI
Ahmet Fetgeri Bey, ailesiyle birlikte Kafkasya'dan Sapanca'ya göç ederken izini kaybettiği bazı akrabalarını arayışı sırasında bu mektubu yazmış. Ailenin Türkiye'ye hicret etmeden önce kullandığı isimlerle Türkiye'ye göçleri sonrası kullandıkları adların farklılığına dikkatinizi çekmek isterim. Büyük - küçük harfler ve noktalama işaretleri, mektubun orijinalinde olduğu gibi kullanılmıştır: "Soyumuzun adı (AŞENİ) dir. Buradaki (A) dan sonra gelen (Ş) harfinin aslı (Ş) ile (F) arasında bir sedadır.
Ahmet Fetgeri Bey, ailesiyle birlikte Kafkasya'dan Sapanca'ya göç ederken izini kaybettiği bazı akrabalarını arayışı sırasında bu mektubu yazmış. Ailenin Türkiye'ye hicret etmeden önce kullandığı isimlerle Türkiye'ye göçleri sonrası kullandıkları adların farklılığına dikkatinizi çekmek isterim. Büyük - küçük harfler ve noktalama işaretleri, mektubun orijinalinde olduğu gibi kullanılmıştır: "Soyumuzun adı (AŞENİ) dir. Buradaki (A) dan sonra gelen (Ş) harfinin aslı (Ş) ile (F) arasında bir sedadır.
Arap ve Latin harflerinde bu sedayı verecek bir harf olmadığından (Ş) yazılmaktadır. Dedelerimizin Kafkasya'daki yerleri GDOWTA kazasının VENDRIPŞ köyüdür. Babam ve Annem buradan Türkiye'ye hicret etmişlerdir. 1921 senesinde İstanbul'da görüştüğüm Gürcü Prenslerinden olduğu sanılan (Şirvalşitz) adında bir zat soyumuzu öğrenince bana fevkalade hürmet ve riayet göstermiş ve Soyumuzun Gürcistan'da, bilhassa Batum civarında çok kalabalık ve çok kuvvetli olduğunu ve eski bir mazide Gürcistan tahtına kadar yükselmiş bir soy olduğunu söylemişti.
Tanıyabildiğimiz en büyük dedemizin adı (MAC) dır. (MAC) in bir oğlunu tanıyoruz. Adı (BIT) dır. (BIT) in 3 oğlundan ikisinin adlarını biliyoruz. Bunlardan birinin adı (FETGERİ) ve ötekinin de (SAKUT) dur. (SAKUT) un 4 çocuğundan üçü Türkiye'ye gelmiştir. Biri erkek, ikisi kız olan bunların adları: MUSA, ŞEMSİYE ve ZELİHADIR. (BIT) in diğer oğlu (FETGERİ) benim dedemdir. (FETGERİ) nin HABRAA yahut buradaki adıyla (İBRAHİM) , (ATKUG) yahut buradaki adı ile MUSA ve (MAÇAGUA) adlarındaki üç oğlunun adlarını biliyoruz. Bunlardan en küçüğü olan (MAÇAGUA) Kafkasya'da kalmış ve üç çocuğu olduğunu da sonradan öğrendim. HABRAA yahut burada takma ismi ile (İBRAHİM) ise Türkiye'ye geldikten sonra kaybolmuş. Askerde öldüğünü söylediler, fakat hakikati bilmiyoruz.
Ben çok küçükken bu amcamın bir müddet Babamın yanında, Yanık'ta bulunmuş olduğunu merhum Teyzemden işitmiştim, Babam öldükten sonra İstanbul'a geldik ve kaldık. Annem de öldükten sonra büsbütün karanlık ve meçhulât (bilinmezlikler) içinde kaldık. Her şeyi unuttuk. (FETGERİ) nin diğer oğlu (ATKUG) yahut (MUSA) yani (HABRAA) yahut buradaki adile (İBRAHİM) in kardeşi, benim Babamdır. Sapanca'nın Yanık köyünde yerleşmişti. 4 kardeş idik, üçü öldü, ben kaldım. Benim de şimdi bir oğlum ve iki kızım vardır. Ben bugün 59 yaşındayım. (A.F.Aşeni / Deniz İkmal Merkezi Komutanlığı Gölcük - İzmit 1947 " Ahmet Fetgeri Bey kaleme aldığı soyağacında aile soy isimlerini Latin harfleriyle "Aşeni" olarak yazmış.
Çerkez kaynaklarında bu soy ismi "Şhaenu" şeklinde geçiyor. Ahmet Fetgeri Bey'in 1934'de yürürlüğe giren soyadı kanunundan 3 yıl önce vefat eden kardeşi Mehmet Fetgeri Bey'in ismi tüm Çerkez kaynaklarında "Mehmet Fetgerey" olarak kullanılmış. Kafkas göçleri deyince akla gelen etnik yapının adı Çerkezlerdir. Çerkez adı aslında Kuzey Kafkasya halkları için dışarıdan yapılan bir tanımlamadır. Bugün Çerkez diye adlandırdığımız insanlar temelde Adıge - Abhaz ile Çeçen ve Dağıstan kollarına ayrılıyor.
Dağıstan kolunun da Avar, Lezgi, Lak ve Gazi Kumuk gibi alt kolları var. Bugün Türkiye'de yaşayan Çerkezlerin büyük çoğunluğu Adıge ve Abhaz kökenlidir. Bir yanlış anlaşılmaya yer vermemek için bu yazıda Osmanlı İmparatorluğu'na göç edip yerleşen tüm Kafkas kökenliler için Çerkez tanımlamasını kullandığımı belirtmeliyim. Osmanlı Devleti'nin Çerkezleri kendi ülkesine yerleştirmeyi kabul etmiş olmasının temel nedeni onların da Müslüman olmalarıdır. Ancak Çerkezleri en iyi şekilde kullanmanın hesaplarının da yapılmış olduğu açıktır. Ruslarla yapılan uzun savaşlar nedeniyle savaş Çerkezler için artık bir yaşam tarzı olmuştur. Erkekler hep silahlıdır, onların bu savaş deneyimlerinden yararlanmanın mümkün olduğu düşünülmüştür. (Yaşar Bağ "Çerkezlerin Dünü Bugünü", 2001, Ankara, sf.53)
Teşkilat-ı Mahsusa buluşturdu (Cumhuriyet/T.YENIDOGAN)
Çerkez göçmenlerin seçkin boylarından olanlar Osmanlı politikası gereği İstanbul ve İstanbul'un yakın çevresine yerleştirilirler. Osmanlı ordusuna ve bürokrasisine entegre edilirler. İçlerinden birçok paşa, bürokrat ve saray görevlisi memur yetişir. İşte Beşiktaş Kulübü'nün nüvesini oluşturan Bereketiko Jimnastik Kulübü'nü kuran gençlerin aileleri, Çerkezlerin seçkin boylarına mensup bulunmaları nedeniyle Osmanlı'nın devlet kademelerinde yararlanmak üzere İstanbul ve yakın çevresine yerleştirdiği bu ailelerindendir.
Teşkilat-ı Mahsusa buluşturdu (Cumhuriyet/T.YENIDOGAN)
Çerkez göçmenlerin seçkin boylarından olanlar Osmanlı politikası gereği İstanbul ve İstanbul'un yakın çevresine yerleştirilirler. Osmanlı ordusuna ve bürokrasisine entegre edilirler. İçlerinden birçok paşa, bürokrat ve saray görevlisi memur yetişir. İşte Beşiktaş Kulübü'nün nüvesini oluşturan Bereketiko Jimnastik Kulübü'nü kuran gençlerin aileleri, Çerkezlerin seçkin boylarına mensup bulunmaları nedeniyle Osmanlı'nın devlet kademelerinde yararlanmak üzere İstanbul ve yakın çevresine yerleştirdiği bu ailelerindendir.
Serecenbey'deki konağın bahçesinde bir kulüp oluşturma, birlikte spor yapma düşüncesi etrafında toplanan gençlerin tümünün Çerkez kökenli olduğunu belirtmiştik. Ne ilginçtir ki Meşrutiyet'in ilanından sonra bu oluşuma katılıp liderliğini üstlenecek kişi de bir Çerkez olacaktır. Fuat (Balkan) Bey, soyadı kanununun ardından aldığı " Balkan " soyadı nedeniyle çoğu kişi tarafından bir Rumeli göçmeni sanılmaktadır. Ancak onun da ailesi 18. asrın ikinci yarısında Kafkaslardan göç etmiş, İstanbul'da Beşiktaş Ihlamur'a yerleşmiş bir Çerkez ailesidir. Balkan soyadı ise Balkanlar'da ve özellikle Batı Trakya'da bir Teşkilat-ı Mahsusa mensubu olarak gerçekleştirdiği kahramanlıkların ve üstün hizmetlerin anısına kendisine verilmiştir.
Fuat Balkan
Beşiktaş Kulübü'nde tarihi boyunca Çerkez kökenlilerin gücü ve etkinliği hep olmuştur. Meşrutiyet ilanından sonra cemiyet kurma serbestîsi tanınınca Serencebey'deki konakta yaşayanların birinci önceliği Beşiktaş Kulübü yerine bir başka oluşuma resmiyet kazandırmak olmuştur. Meşrutiyet ilanından sadece birkaç ay sonra 4 Teşrin-i Sani 1324 (17 Kasım 1908) tarihinde Beşiktaş'ta faaliyete geçirilen cemiyetin ismi " Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti "dir (Çerkez Birlik ve Yardımlaşma Cemiyeti).
Bu cemiyetin kuruluşunda Osman Ferit Paşa başı çekenlerdendir. Beşiktaş Kulübü'nün resmi kuruluşu ise bir yılı aşkın bir süre sonra gerçekleştirilecektir. Cemiyetin kuruluş amaçları, anayasa, danışma usulü ve meşrutiyetin yürürlülüğünün devamı; Çerkezlerin eğitim, ticaret ve tarım alanlarında gelişmelerinin sağlanması, Çerkez geleneklerinin korunması ve anayurt Kafkasya'nın bağımsızlığı için uğraş verilmesidir. Osman Ferit Paşa'nın Beşiktaş Kulübü'nün kurucuları olan oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket de Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti'nde faal birer üye olarak çalışmalara katılmışlardır.
Tahmin edebileceğiniz gibi Ahmet ve Mehmet Fetgeri kardeşler de kuruluşundan itibaren bu cemiyete katılmışlardır. Çerkezler için Mehmet Fetgeri Bey, Çerkez tarihi ve sosyolojisi üzerine eserler vermiş efsanevi bir yazar, Çerkez kültürünün gelişimine katkıda bulunan saygın bir fikir adamıdır (Çerkez kaynaklarında ismi Mehmet Fetgerey Şeonu olarak geçmektedir). 19 Ocak 1931'de İstanbul'da çalışmakta olduğu Adapazarı Maden İşletmeleri A.Ş.'nin bulunduğu Agopyan hanında çıkan yangına görevi başındayken yakalanır. Çalışma odasını hemen terk etmek yerine belgelerini, evraklarını kurtarmaya çalışır. Odasına dolan yoğun gaz ve duman nedeniyle Kafkasyalı iki iş arkadaşıyla birlikte boğularak yaşama veda eder. Öldüğünde henüz 41 yaşındadır. Mehmet Fetgeri Bey'in Çerkez düşünce hayatına yön veren bazı eserleri şunlardır: Çerkez Meselesi (1931/1350), Çerkez Meselesi Hakkında Türk Vicdan-ı Umumisine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Arıza (1923/ 1339, 2 cilt), Osmanlı Alem-i İçtimaisinde Çerkez Kadınları (1914/1330), Çerkezlerin Aslı Mabudlar Neslindendir (1922/1338), Kafkasya ve Servet Menbaları (1924/1340), Rus Emperyalizmi ve Dağlıların Bağımsızlığı (Rusça olarak Prag'da yayımlanmıştır /1928).
Mehmet Fetgeri Bey'in hayattayken yayımlayamadığı bazı eserleri, çeşitli tarihlerde Kafkas dernekleri tarafından derlenerek bu derneklerin yayın organlarında yayınlanmış, Mehmet Fetgeri'nin ismi yaşatılmıştır. Bunlardan bazıları; " Lezgiler ve Adıgeler ", " Kafkas Birliği, Çarlık ve Sovyet Rejimleri ", " Şimali Kafkasyalıların Prometesi ve Hürriyet Aşkı ", " 11 Mayıs ve Sönmeyen Ümit ", " Kafkas Efsaneleri ", " Onsekizinci Asırda Şimali Kafkasya "dır. Mehmet Fetgeri'nin " Terbiye-i Bedeniye, Kendi Kendine Jimnastik " ve " Yirmi Hareketle Jimnastik Dersleri " adlarında yayımlanmış iki spor kitabı da vardır.
Burada Osman Ferit Paşa'nın küçük kızı, Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket beylerin kız kardeşleri Zübeydet Şhaplı üzerine de bir paragraf açmak istiyorum. Zübeydet Şahaplı, Çerkezlerin önde gelen kadın gazeteci ve yazarlarındandır. 30'lu yıllarda Cumhuriyet gazetesinin Paris muhabirliğini yaparken aynı zamanda Fransızca yayımlanan La Republique gazetesinde de yazıları yayımlanmıştır. Ancak Kafkas tarihi üzerine yazdığı kahramanlık hikâyeleri, Kafkas kültürüne kattığı asıl önemli eserleri olarak kabul edilir. Beşiktaş'ın bir ve iki numaralı kurcuları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket'in Beşiktaş Kulübü içinde 1908 sonrası herhangi bir faaliyetleri görülmez.
1909'da iki farklı kulübün aynı çatı altında birleşmesiyle kurulacak " Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü " kurucuları arasında da yer almayacaklardır. Kuruluşu bu tarihte resmiyet kazanacak kulüpte 1903'te Serencebey'de kurulan ilk kulübü temsilen Fetgeri kardeşler bulunacaktır. Zaten bu dönemde Osman Ferit Paşa'nın vefatını takiben Şhaplı ailesi üyeleri İstanbul'dan ayrılarak İsviçre'nin Cenevre kentine yerleşirler. Ailenin çocukları eğitimlerini İsviçre'de tamamlayacaklardır. Ne ilginçtir ki Beşiktaş Kulübü'ün temel taşları olan Şhaplı, Fetgeri ve Balkan ailelerinin zaman içinde yolları ayrılacak ancak bu ailelerin yolları yine bir Çerkez olan Kuşçubaşı Eşref Sencer'in temel taşlarını Çerkezlerden örerek kuracağı Teşkilat-ı Mahsusa örgütünde kesişecektir.
Fuat Balkan ve Mehmet Fetgeri Batı Trakya'da henüz 16 yaşındayken İsviçre'deki öğrenimini yarım bırakıp gönüllü olarak teşkilata katılan Şhaplı Hamza Osman ise Basra'da olmak üzere Teşkilat-ı Mahsusa örgütünün en üst kademelerinde hizmet vereceklerdir. Beşiktaş Kulübü'nün temel taşları olan Çerkez aileler için spor amaç değil savaşma yeteneklerini geliştirecek, hem kendilerinin hem de spor yapmaya teşvik ettikleri gençlerin sağlıklı, güçlü bir bedene sahip olmalarını sağlayacak bir araçtır. Nitekim uzun yıllar yönettikleri kulüpte bir başkan, bir idareci gibi değil, bir eğitmen, bir komutan gibi çalışmışlardır. Kulüp Cumhuriyet yıllarına dek her türlü yokluk ve yoksunluğa karşın onların sırtlarında ayakta kalabilmiştir. Altının dikkatle çizilmesi gereken bir ayrıntıyı unutmamamız gerekir.
Hamza Osman
Cumhuriyet sonrası 1925'te yeniden oluşturulan kulüp tüzüğünde alışılmadık bir şekilde kulüp fahri başkanının ismi belirlenmiştir. Yani bir anlamda kulübün hamisinin ismi resmileştirilmiştir. İlginç olan tüzükte " Reis-i Fahri: Müdafaa-i Milliye Vekili Recep Bey Efendi'dir " maddesiyle fahri başkanlığı resmileştirilen Recep Peker de ailesi Dağıstan'dan göç etmiş bir Çerkezdir. Beşiktaş'ın kuruluş renklerinin neden Siyah - Beyaz olduğunu ve " Kırmızı - Beyaz renk yalanını " bir başka yazımda anlatacağım ama o güne dek siz değerli okuyucularımızın siyah - beyaz renklerin Çerkez kültüründeki önemi üzerine şöyle bir kafa yormalarını arzu ediyorum. Yanıtı bulmakta zorlanmayacağınıza eminim.
1910 Beşiktaşlı sporcular Oturanlardan sağ Baştaki Mehmet FETGERİ Ayaktakilerden sağ baştaki Fuat BALKAN sağda dördüncü Ahmet FETGERİ
4 yorum:
yazınızı büyük bir dikkatle okudum ve yazdıklarınızdan dolayı bir dağıstanlı olarak sizi tebrik ediyorum. aynı zamanda koyu bir beşiktalı soma beşiktalılar derneği kurucu üyelerindenim.www.kirneliler.net adlı sitenin sahibi ve adminliğini yapıyorum. bir kafkasyalı olarak böylesine büyük bir kulübe hizmet etmiş olanları rahmetle anıyor ve hala yaşayanlarıda saygıile selamlıyorum.
Teşekkür ederim,ama ben sadece bir Beşiktaş'lı olarak araştırmayı blogumda yayınladım,Araştırmayı Cumhuriyet Gazetesinden Tuğrul Yenidoğan yapmıştır.Bu vesileyle ben de kendisine teşekkür etmiş olayım.
kendi soyumla ilgili bu bilgiyi sayenizde okumuş oldum bu bilgileri bilmiyordum ve merak ediyordum çünkü ailemiz çok dağılmış ve hiç birini tanımıyorum.aslında ahmet fetgeri'nin hazırladığı bir soy ağacı bulunuyor ama ayrıntılar yoktu yada osmalıca yazılmış olduğu için ben anlayamamıştım.babam ahmet fetgeri'nin torunudur ve ailesi çok genç yaşta ölünce tamamen kopmuş.tekrar teşekkürler.
Bilgiyi paylaşmaya vesile olabildiysem ne mutlu.
Yorum Gönder