17 Ekim 2007 Çarşamba

RENGİ SARI- LACİVERT , AMBLEMİ KARTAL - GALATASARAY

Cumhuriyet Spor 16.10.2007
Tuğrul YENİDOĞAN


RENGİ SARI- LACİVERT , AMBLEMİ KARTAL
GALATASARAY

Galatasaray'ın sarı-kırmızı renkleri kabulünden önce sarı-lacivert formalarla maçlara çıktığını, 1906 İstanbul Ligi'nde sarı-lacivert renklerle mücadele ettiğini ve ilk logosunun 'kartal' olduğunu bilir misiniz? Ben, birçok Galatasaraylı'nın bilmediğine inanıyorum. Neden mi? Kartal logosu farklı anlamlar biçilerek anlatılıyor olsa da, bir şekilde Galatasaray tarihçelerinde yer alıyor. Ancak sarı lacivert renklerin varlığının nedense üzeri örtülüvermiş. Bir şekilde evrime uğratılarak zaman içinde sarı-siyah renklere dönüştürülüvermiş.

Şimdi, bu evrimin nasıl gerçekleştiğine bakalım. Galatasaray Kulübü'nün bir numaralı kurucusu Ali Sami (Yen) Bey 1929 yılında yayımladığı anılarında, kurdukları takım için kırmızı-beyaz renkleri seçtiklerini, ancak Türk olduklarının anlaşılmasından çekinerek bu renklerden vazgeçtiklerini ve maçlara sarı-lacivert formalarla çıktıklarını anlatır. Ali Sami Bey'in bu anılarını Galatasaray'ın ilk kulüp tarihçesi olarak da kabul edebiliriz: "Galatasaray ismi kendimize mal etmekten çok ürktük. Çünkü içinde 'saray' gibi dikenli bir kelime vardı. Fakat ne yaparsak yapalım, gerçek ismimiz benliğimize yapışıp kaldı. Bu isimden tek çekinen biz değildik. İngilizce olarak yayınlanan ve futbol maçlarının sonuçlarını tek yazan gazete olan Levant Herald'da da Galatasaray adı geçeceği zaman "another team" (diğer takım) yazıyordu.

Benzer bir sorun da renklerimizde yaşandı. Takım için seçtiğimiz renkler, bayrağımızın renkleri olan kırmızı ve beyazdı. Bu ilk formaları Asım Tevfik'in annesiyle kardeşim dikmişlerdi. Ancak, kırmızı-beyaz gömlekleri giydikten sonra milliyetimizi apaçık ilan etmesinden korktuk. Kuşdili'nin meşhur al fesli, palabıyık, tıknaz hafiyesi etrafımızda çizdiği çarkları daraltmaya ve fena gözle bakmaya başlamıştı.

Çok genç olmamızı, bu hareketlerimizin anlayışla karşılanması için kalkan olarak kullanmakla beraber, amacımıza ulaşma yolunda, istemeye istemeye kırmızı-beyazı terk ettik.'' Hikâyenin devamında, Ali Sami (Yen) Bey ve arkadaşlarının İngiliz kökenli Economic kooperatifinin mağazasına gitmeleri, burada çalışan Rum futbol idarecilerinden Yanni Vassiliadis 'den yardım istedikleri, Birmingham ''William Schillcokc'' mağazasının katalogundan, sarı-lacivert renkli parçalı formaların beğenilip ısmarlandığı anlatılır. ''Another Team'' 1906 İstanbul Ligi'nde (Football Constantinople League) sarı-lacivert formalarla top koşturacaktır. 1914 yılında gazeteci Suat Hayri Bey bir Türk tarafından kaleme alınmış ilk futbol tarihçesini yayımlar. Başlığı ''Futbolun Şehrimizde İnkişafı ve Tarihçesi'' olan bu yazıda, bakın Galatasaray'ın 1906 ligine kabul edilmesi nasıl anlatılıyor: "Bu (1906-1907) de Türkler içün şâyân-ı kayd [kayda değer] bir vak'a hâdis olmuşdur.

Birkaç seneden beri mekteblerinde ve haricde yukarıda bir nebze bahs eylediğim gülünc ve korkunc mevani'e [engellere] rağmen bu oyuna mahsus idmanlar ile meşgul olan ve (Galatasaray) tesmiye edilen [isimlendirilen] Mekteb-i Sultanî takımının ilk Türk kulübü olarak (Lig)e dahil olması ve parlak bir suretde saha-i cidâle [mücadele alanına] atılmasıdır. Parlak diyorum, çünki ilk müsabakada zamanın serafrâzanından olan (Imogen) Kulübüyle bire karşı bir gol ile berabere kaldı.'' Sarı lacivert renklerin evrimi duayen gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın 'la başlar. Kuruluş döneminin canlı tanığı Ruşen Eşref Ünaydın, ilk kez 1952 yılında yayımlanan ''Galatasaray ve Futbol - Hatıralar'' adlı kitabında, 1906 yılında kullanılan forma renklerinin sarı ile siyaha kaçan koyulukta bir lacivert olduğunu yazar.

Gerek Ali Sami Yen'in, gerek Ruşen Eşref'in anılarından, sarı-lacivert renkli formaların 1906 yılı içinde, yani Fenerbahçe kurulmadan önce kullanıldığı net olarak anlaşılmaktadır. 26 Aralık 1906 tarihinde oynanan ve Galatasaray'ın 5-0 mağlup olduğu Baltalimanı maçının ardından, uğur getirmediğine inanılarak bu formalar değiştirilir. Galatasaraylı futbolcular vişneye çalan, koyuca, tatlı bir kırmızı ve içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarıdan oluşan maç gömleklerini ilk kez 1907 yılı içerisinde kullanmaya başlar. Ruşen Eşref anılarında forma rengini " sarı ile siyaha kaçan koyulukta bir lacivert" olarak tanımladı, günümüz tarihçileri için aranan evrim yolu açılıvermiştir. Siyaha kaçan koyuluktaki lacivert, görülen lüzum üzerine siyaha dönüşüvermiştir.

Galatasaray Kulübü resmi internet sitesinde yer alan tarihçede son durum şöyledir: "Galatasaray Spor Kulübü'nün ilk renkleri kırmızı-beyaz'dır. Bayrağımızın renklerinden esinlenerek seçilen bu renkler, dönemin baskıcı ve paranoyak yönetimi tarafından kuşkuyla karşılanmış ve futbolcular sıkı bir takibe alınmışlardır. Bu nedenle, sarı-siyah renkler gündeme gelmiş ama bunlar da kalıcı olmamış ve Galatasaray bugünkü renklerine kavuşmuştur.'' Üç büyüklerin tarihçeleri incelendiğinde, en az tahrif edilen, uydurma efsanelerin en az kullanıldığı; bir başka anlatımla en iyi korunmuş tarihçe olan Galatasaray tarihçesinde, sarı ve siyaha kaçan koyu lacivert renklerin, sarı-siyah olarak aktarılmış olduğunu görmek üzücü.

Bir eğitim kurumundan doğmuş olmanın avantajı ve ciddiyetiyle, başka kulüplerde olduğu gibi ''tarih yücelticisi'' yazarlara prim vermediklerini düşündüğüm Galatasaraylı'ların, bu konuda var olan kaynakları yok saymayarak, ilk kez katıldıkları 1906 İstanbul Ligi'nde sarı lacivert renklerle mücadele ettiklerini, hem de altını kalın çizgilerle çizerek not düşmelerini beklerdim.

Görülen o ki, Ali Sami Yen'in anılarında, Fenerbahçe'nin kurulduğu günler anlatılan bölümde ortaya çıkan rekabet anlayışıyla, günümüzün rekabet anlayışı arasında oldukça değişim yaşanmış: "En eski spor arkadaşımız olan Fenerbahçe Kulübü'nün ilk adımlarında da takımımızda çalışmış olan Galatasaraylılar emek vermiştir. Bizden sonra teşekkül eden bu ilk kulüpte de kendimizin bir katkısını görmek ve ondan bir şeref hissesi almaktan zevk duymaktayız. Fenerbahçe ilk kurulduğunda bizim için yabancı memlekette rastlanılmış bir vatandaş gibiydi. Ona manen ve maddeten ihtiyacımız vardı. Ondan dolayıdır ki Fenerbahçe'yi takviye etmek ve bir rakip yaratmak için bizden ayrılan Hasan Fuat, Hamit Hüsnü, Hasan Kamil, Galip, İsmet, Hikmet gibi arkadaşlarımıza gücenmedik ve onları sevmeye devam ettik. Hâlbuki ondan sonraki bölünmeler ve ayrılmalar aynı tesiri bırakmadı"

ALİ SAMİ YEN, KIZKARDEŞİ SADIYE HANIM'LA





TİRAN KARTAL'I

Ö nce bilinen hikâyeyi hatırlayalım. "Galatasaray'ın ilk amblemi, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartal motifidir. Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nin 333 numaralı talebesi Şevki (Ege) tarafından çizilmiştir. Ali Sami (Yen) Bey anılarında, kartal amblemin ünlü İsviçre çikolatası Tobler'in paketinde görülüp beğenildiğini anlatır. Galatasaray'ın harf devriminden önce "Gayin ve Sin", harf devriminden sonra ''G ve S'' harflerinden oluşan bildik amblemi 1923 yılında kabul edilir. Kullanılmaya ise 1925 yılında başlanır.''

Peki, Galatasaray'ın amblem olarak kartal motifini seçmesi gerçekten bir rastlantı mıdır? Neden aslan, panter veya bir başka şey değil de kartal seçilmiştir? Olay, bir çikolata markasının logosunun görülüp beğenilmesi şeklinde açıklanacak kadar basit midir gerçekten? Belki de cevabını aradığımız tüm soruların yanıtı Ali Sami Yen'in kimliğinde gizlidir.

Ali Sami (Yen) Bey kimin oğludur? Arnavut milliyetçiliğinin en önemli idollerinden biri olan Şemsettin Sami 'nin (veya Arnavutluk milli tarihindeki adıyla Sami Frashëri'nin) oğludur. Şemsettin Sami,1850'de Güney Arnavutluk'ta Yanya'ya bağlı Fraşer kasabasında doğmuştur. İstanbul'a gelişi ve Matbuat Kalemi'nde görev alışı 1871 yılındadır. 4 Mayıs 1884 tarihinde Kazasker Sadettin Efendi'nin kızı Emine Veliye Hanım'la evlenen Sami, kayınpederinin Kandilli'deki yalısına yerleşir. Bu evlilikten Samiye, Ali Sami (Galatasaray'ın kurucusu), Sadiye ve Sadi adlı 4 çocuğu dünyaya gelir. Ali Sami (Yen) 1886'da Kandilli'de dedesine ait bu yalıda doğar.

Ali Sami Bey'in sadece babası Şemsettin Sami değil, amcaları Naim ve Abdül de Arnavutluk tarihinde önemli roller oynamışlardır. Sami ve Abdül Fraşeri kardeşler Latin ve Yunan harflerini kullanan ilk Arnavut alfabesini ve ilk Arnavutça dilbilgisi kitabı yazmışlardır. Diğer amca Naim Fraşeri , Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilir. Ali Sami Bey'in amcası Abdül Bey 1892'de, annesi Emine Veliye hanım 1893'te vefat eder. Baba Şemsettin Sami alışılmadık bir karar vererek, ölen kardeşi Abdül Bey'in eşi Belkıs Hanım'la evlenir. Eski kayınpederinin Kandilli'deki yalısından taşınarak, Erenköy Galip Paşa Camii yanındaki sokakta inşa ettirdiği köşke taşınır. Belkıs Hanım'dan İskender adı verdiği bir çocuğu daha olur. 1899 yılında Bükreş'te Arnavut milliyetçiliğinin manifestosu kabul edilen ''Arnavutluk Neydi, Nedir ve Ne Olacak? Anavatanın Onu Kuşatan Tehlikelerden Kurtuluşu Üzerine Düşünceler'' adlı imzasız eser yayımlanır.

Günümüzde bile bu eserin kime ait olduğu tartışılmalıysa da, Türkiye dışında genel kabul Şemsettin Sami'ye ait olduğu yönündedir. Bu eserin yayımlandığı 1899 tarihinden itibaren Şemsettin Sami, Erenköy'deki köşkünde saray tarafından adeta göz hapsine alınır. Vefat ettiği 1904 tarihine kadar 5 yıllık ev hapsi yaşayacaktır. Oğul Ali Sami ise, kulüp kurma girişimini ancak babasının ölümünden 1 yıl sonra gerçekleştirebilecektir. Şemsettin Sami'nin bu gün Arnavutluk'un başkenti Tiran şehir merkezinde, bir milli kahraman olarak büstü sergilenmekte, Arnavut okullarında, Arnavut milliyetçiliğinin en önemli kuramcılarından biri olarak öğretilmektedir.
Şemsettin Sami

Arnavutluk devleti, Erenköy'deki aile mezarlığında bulunan Şemsettin Sami Bey'in naaşını, Arnavutluk'ta yaptırılacak bir anıt mezara nakletmek üzere Türkiye Cumhuriyet'inden defalarca talep etmiştir. Bu talep T.C. yetkilileri tarafından her seferinde reddedilmiştir. Kartal, Arnavut kültürünün simgesidir. Arnavutluk isminin Arnavutçadaki karşılığı "Shqipëria'' (Şikiperya)'dır. Shqipëria'nın Türkçe karşılığı "Kartal Ülkesi'' dir. Arnavutluk'un milli sembolü çift başlı kartaldır. Ne ilginçtir ki, Arnavutluk'un milli kahramanı Sami Frashëri'nin oğlu Ali Sami Bey tarafından kurulan Galatasaray Kulübü'nün amblemi de kartaldır.

Ve bu amblem Ali Sami Bey'in Türk futbolunu yönetmeye soyunduğu ve Galatasaray Kulübü üzerinde etkisinin azaldığı 1920'li yılların ortalarına kadar değiştirilmemiştir. Meraklısına bir not daha ekleyeyim. Kurulan Arnavutluk devletinin ilk kralı Ahmed Zogolli (Ahmed Zogu) Galatasaray Mekteb-i Sultanisi mezunudur. Tobler çikolatası mı? Ne diyeyim, tadından yenmez...


Şemsettin Sami'nin Tiran şehir merkezindeki büstü .

Hiç yorum yok:


http://bjktaraftarproje.com/