30 Ocak 2008 Çarşamba

Beşiktaşlı geldik, Beşiktaşlı gideceğiz

Serencebey'de röportajı yayınlanmış Recep Abimizin.Toroğlu ile ilgili söyledikleri ibretlik,kendi kalemize attığı golü hatırlamak bile istemiyorum ama anlatmış işte :)

* * * * *



Beşiktaşın efsane ismi Recep Çetin: “Beşiktaşlı geldik, Beşiktaşlı gideceğiz”

Beşiktaş’ın efsane ismi Recep Çetin, bölünmelerin olduğu bu dönemde tüm camianın kenetlenmesi gerektiğini belirtiyor. Bu konu da muhalefete de büyük görevler düştüğünü dile getiren Çetin, “Başka Beşiktaş yok” diyor.

Ergin Aslan

Beşiktaş tribünlerinin sevdiği futbolcuya gösterdiği ilgi dillere destandır. Sırtındaki siyah-beyaz formayı yüreğine de geçiren oyuncular İnönü tribünlerinin baş tacı olurlar her zaman. Yıllar geçse de oynadıkları mevkilerde gözler hep onları arar. Tıpkı Efsane isimlerden Recep Çetin gibi… Efsane kadronun efsane isimlerinden Recep Çetin, o dönemki başarılarının ekip ruhunda yattığını dile getiriyor. “İleri attığım topun Metin’i bulacağını, hücuma çıktığımda Gökhan’ın kademeye gireceğini biliyordum” diyor. Yapılan transferlerde ilk önce oyuncunun karakterine ve kişiliğine bakıldığını dile getiren Recep Çetin, 15 yıl geçirdiği Beşiktaş’ta Süleyman Seba’yı tesislerde hiç görmediğini, başkanın ayrıcalığını hep hissettiklerini vurguluyor. Milli futbolcu, Fulya’daki kamp dönemlerinden taraftarla olan diyaloglarına, Türk futbolundaki aksaklıklardan Malmö maçında kendi kalesine attığı gole kadar, Serencebey’in sorularını yanıtladı.

Teknik direktörlük ile futbolculuk arasında ne gibi farklılıklar var? Oynamak mı zor oynatmak mı?

Teknik direktörlük daha zor. Futbolcuyken bir tek kendinizden sorumlusunuz. Çünkü kendi başınıza karar veriyorsunuz ve kendi ipinizi kendiniz çekiyorsunuz. Maç kaybettiğiniz zaman elinizi kafanızın arasına alıp düşünebiliyorsunuz. Ama teknik direktörseniz 20 tane oyuncuyla, 20 farklı düşünceyle bir takım yaratmaya çalışıyorsunuz. Kaderiniz onlara bağlı ve başarısızlıkta ilk gidecek insan sizsiniz. Çünkü futbolcularla antrenör arasındaki bağ çok önemli. Eğer futbolcu antrenöre inanmıyorsa o takımın başarılı olma şansı çok az.

Sizin döneminiz sayısız başarılarla dolu. O dönemin sırrı neydi?

O zaman ki futbolcular çok üst düzey olmayabilirler ama çok düzgün ve ahlaklı oyuncular vardı. Her şeyden önemlisi de ekip birbiriyle çok iyi anlaşıyordu. Biz 15 – 20 kişi beraber eğlenceye giderdik, çok iyi anlaşıyorduk. Paylaşım vardı. Bugün hala o takımla haftada bir gün buluşup yemek yiyoruz. Bu çok önemli, aradan 20 sene geçmiş ama hala paylaşabileceğimiz bir şeyler var. Pazartesi günleri Beylerbeyi’nde eski futbolcular olarak Galatasaraylı eski futbolcularla maç yapıyoruz. Demek ki biz çok şeyler paylaşmışız. Ekip olmak farklı bir şey. Onu yaşamak lazım. Mesela ben Metin’in nereye gideceğini biliyordum. Yahut topu attığım zaman Metin’in o topu bulabileceğini biliyordum. Birbirimizi o kadar iyi tanımışız ki, ileri çıktığım zaman arkamda Gökhan’ın kademeye gireceğini biliyordum. Futbolda takımın çok lüks oyunculardan kurulmasına gerek yok. Eğer ekip olarak, birey olarak taşları yerine oturtursanız, futbolcular birbirlerine güveniyorlarsa başarı gelir.

Tabi o zaman ki yönetim de profesyoneldi. Bu işi seviyorlardı ve zaten Süleyman Seba futboldan gelen bir insandı. Beşiktaş’a futbolcu alınırken önce kişiliğine ve kimliğine bakılırdı. Buradaki düzeni bozmayacak oyuncular transfer edilirdi. Geldiği takımda sorunlar yaşamış biri üst düzey bir oyuncu da olsa alınmazdı.

Süleyman Seba’nın futbolcularla nasıl bir diyaloğu vardı? Sizin de kendisiyle bir anınız var.

Başkanla çok ilginç bir anım var. Yeni transfer olduğumda bir yemekte beraberiz. “Hadi şanslısın” dedi. “Hayırdır” dedim. “Ben de Sakarlıyım, senin bir artın var” dedi. “Ya Başkan Sakarya’dan adam çıkmaz ama senle ben hariç” dedim. Alındı, 3 ay benimle konuşmadı. Sonra gittim, “Öyle şey olur mu başkanım. Ben şaka yaptım” dedim. 14 – 15 yılım geçti Beşiktaş Kulübü’nde, Süleyman Seba’yı ya 3 kere ya 4 kere görmüşümdür. Tesislere geldiğini hiç görmedim. Çünkü başkanın ayrıcalığı vardır, başkanın özelliği vardır. Başkan bir kulübün bir numarasıdır ve ağırlığı olmalıdır. Futbolcuyla yüz yüze olursan sorun yaşarsın. Çat kapı gelir, “Başkanım param nerede, başkanım şu işimi hallet” der. Böyle bir şey olmaz. Futbolcu düzene uymak zorundadır. Futbolcuya göre düzen koyarsan başarı bekleyemezsin.
O dönemde semtte Beşiktaşlılık daha net hissediliyordu. Taraftar, yönetim, futbolcu daha çok iç içeydi değil mi?

Biz antrenman yaparken, Çarşı grubu gelir beste yapardı. Onlar da bizimle beraber çalışırdı. Biz enteresan şeyler yaşadık. Beşiktaş taraftarları tesislere gelir beste çalışırdı ve birçok takımın taraftarı da bunları alır kendine uyarlardı. Onlar da bu işi çok severdi, çünkü rekabet vardı. Tribünü ikiye bölersen rekabet olur. Yoksa 30 bin kişi bir yere, bin kişi bir yere girerse, orada rekabet olmaz. Şuanda Türkiye’de rekabet kalktı. Eskiden taraftarlık bu kadar basit değildi. Stadyumlar yarı yarıya bölünürdü ama kavga dövüş olmazdı.
Semt sakinleri, sizin döneminizdeki futbolcuların Beşiktaş’ta dolaştıklarını, halkla beraber olduğunuzu söylüyor. Bugün kulüpte böyle bir eksiklik var mı?

Beşiktaş çok yol kat etti. Biz Fulya’da antrenman yapıyorduk ve mecbur şehrin içinde oturuyorduk. Şimdi Ümraniye’de antrenman yapılıyor. Futbolcular da haklı olarak antrenman sahasına yakın olmak istiyorlar. Biz halkla iç içe olmuştuk. Antrenmana beraber gidip geliyorduk. Onlarla yaşamaya alışmıştık. Şimdi tesisler uzak olunca durum böyle oluyor. Biz kamp yaparken taraftar dışarıdan tezahürat yapardı. Bizim de protesto edildiğimiz dönemler oldu. Bunlar normal şeyler. Yuhalanmasa bir terslik var demektir. Başarıda alkışlıyorsa başarısızlıkta da yuhalayacak. Gayet normal.

Kulüp sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Sizin futbol oynadığınız dönemde de zaman zaman böyle durumlar yaşandı ama bir şekilde çözüm yolu bulundu. Beşiktaş içinde bulunduğu durumdan nasıl sıyrılabilir?

Bir kere herkes zeytin dalını uzatacak. Yönetim, muhalefet, eski futbolcular, eski antrenörler birlik beraberlik içerisinde hareket etmek zorundalar. Bizim başka Beşiktaş’ı tutma şansımız yok, çünkü başka Beşiktaş yok. O yüzden muhalefet taşın altına elini sokacak, eski futbolcu taşın altına elini sokacak. Beşiktaş’ı düze çıkarmak zorundayız. Kötü sonuçlar alınabilir. Dünyanın sonu değildir. Şu anda sahip çıkma dönemi. Değerlerimizi yitirmeye başladık. Beşiktaş özünü yitirmeye başladı. Beşiktaş’ın bir duruşu, bir saygınlığı vardı, hiç kimseyle uğraşmayan, kaliteli, halkın takımıydı. Bugün o şeylerden uzaklaşmaya başladık. Camia bir araya gelerek, nasıl düze çıkabiliriz diye karar vermelidir. Muhalefet de hatalı. Ne yapacağız, başka takım mı tutacağız? Benim 2 oğlum var, hasta Beşiktaşlılar. Başka takımı tut desem de zaten tutmazlar. Yıllardır aynı şekilde büyümüşler. Biz de aynı, yani muhalefet yapıcı olmalı.
Yönetimden kaynaklanan sıkıntılar nelerdir size göre?

Tabiî ki sıkıntılar var. Yönetim muhalefete ne kadar yanaşırsa, muhalefette o kadar yanaşır. Çözüm çabuk üretilir ve sorunlar çabuk aşılır. Sorunu tek başınıza çözmek var bir de birlik olarak çözmek var. Sezon başında menajer olarak Ali vardı. Ali’yi neden gönderdiniz? Geçen sene Ali başarılıydı. Hem Beşiktaşlı kişiliğiyle, kimliğiyle kaliteli bir adam. Neden gönderdiniz? Veya Sinan’ı getirecektin, neden ondan önce Ali’yi getirdin? Bunlar tartışmaya açık konular. Bunlar kişisel kavgalar, Beşiktaş’la alakalı kavgalar değil.

Ertuğrul Sağlam’ın performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rıza’ya yapılan belki de Ertuğrul’a da yapılmaya çalışılıyor. Ertuğrul’un işi de zor. Nereden tutsa elinde kalacak gibi. Ertuğrul ortada bir adam ve taraftar olarak sahip çıkmak gerekiyor. Kimse sahip çıkmazsa yönetim belki de fırsatını bulunca gönderecek. Biz eski takım arkadaşımıza, futbolcumuza sahip çıkmak zorundayız. Ertuğrul Sağlam, başarılı ya da başarısız ama dürüst adam. Bir şeyler yapmaya çalışıyor. Elinde belki de imkân yok. Neden? Del Bosque’yi getirip 6.5 milyon Euro para ödemişsin, Tigana’yı getirip 2 milyon 800 bin Euro para ödemişsin. Avrupa’da bu kadar pahalı antrenör yok. O zaman Mourinho’yu getirseydin. Hepsinin toplamında bir tane Mourinho alırdın. Yazık, Mourinho da bize 3 ay dayanmazdı. Her antrenör çalışacağı futbolcuyu kendisi transfer etmek ister ama biz de maalesef transferleri hep yöneticiler yaptı, teknik direktörler yapmadı. Mehmet Yozgatlı, Mustafa Doğan, Tayfun, Rüştü… Nerede senin Beşiktaşlılığın? Toplama Fenerbahçe oldun. Bunlar kötü futbolcu değiller ama sen özünü yitirdin. Taraftarın kızdığı konu bu. “Biz Anadolu’dan aldığımız oyuncuyu Beşiktaşlı yapabiliriz ama Fenerbahçeli bir oyuncuyu Beşiktaşlı yapamayız” diyorlar. Taraftar kabullenemiyor, zoruna giden en büyük olay da bu. Eskiden büyük takımdan bir diğerine bu kadar rahat gidilip gelinmiyordu. Takımlarla özdeşleşiyordunuz. Ben Ricardinho’ya katlanacağıma Sergen’e katlanırım.

Türk futbolunda çok hızlı bir yükseliş yaşandı. Akabinde ki düşüş de aynı hızla gerçekleşti. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de Türk futbolcusunun değeri maddi olarak artınca futbolcular şaşırdı. Büyük paraların içerisinde boğulmaya başladılar. Genç yaşlarda anormal paralar kazanınca futbolcular da şaşırdı. Biz de çok kazandık. Beşiktaş’tan Allah razı olsun. Türk futbolu artık özüne dönmek zorunda. İş olsun diye yabancı transferi yapılmaz. Alırsın Hagi gibi, Roberto Carlos gibi bir futbolcu, kabul edilir. 1 tane al 4 tanesini alma ama en azından adam gibi bir tane al. Bir program uygularsınız, iyi bir menajeriniz olur, 1 sene seyredersin, dersinki bu adam benim takıma uygundur, alırsın. Sıradan adam alacaksan Türk futbolcusuna yazık edersin. Mesela Diatta gibi yüzlerce oyuncu var Türkiye’de. Kıyasladığın zaman Baki Diatta’dan daha iyi.

Türk takımlarında defansif anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Siz “demir defans” diye tabir edilen savunmanın bir parçasıydınız. Bugün forvetler mi kaliteli hale geldi yoksa kaliteli savunmacılar mı yetişmiyor?

Türkiye’de herkes forvet oynamak hevesinde. Yeni nesil defans oynamak istemiyor. Şimdi defans ikinci planda. Gordon zamanında defansın sağlam olmasına çok önem verilirdi. Gordon önce puan derdi. Şimdi herkes forvet oynama sevdasında. Alttan defansif anlamda oynayabilecek oyuncu yetişmiyor. Dikkat edin hep bireysel hatalardan goller geliyor. Kademe anlayışı, adam kaçırma… Yüzde yüz defans yapan oyuncu biz de çok az. Bunu Avrupalı çok iyi yapıyor çünkü onlar profesyonelce davranıyorlar. Defans oyuncuları Avrupa’nın en pahalı oyuncularıdır. Defans yapmadan futbol oynayamıyorsunuz, çünkü gol yememek zorundasınız.

Oynadığınız mevki itibariyle, bugün en beğendiğiniz oyuncu kim?

Ali Tandoğan’ı çok beğeniyorum.( Yapma Baba ) Geldiğinde sorunlar yaşadı ama her geçen gün aşama kaydediyor. Ali Tandoğan kötü futbolcu değil. Bana göre iyi futbolcu. Tek eksiği kademe hatası. Çabuk, süratli ve Türkiye standartlarında iyi bir sağ bek. Gökhan Gönül daha çok genç. İlerisi için umut veriyor. İleride onu da göreceğiz. Kayserisporlu Kamber’i çok beğeniyorum. Bana göre Türkiye’nin en iyi stoperlerinden bir tanesi.

Türk futbol severi size çok fazla ilgi gösteriyor. Bugünkü yaşantınızda bu ilgiyi hissediyor musunuz?

Aradan 10 sene geçmesine rağmen insanlar unutmadılar. Demek ki biz insanlara bir şeyler vermeye çalışmışız. Bu da insanları mutlu ediyor. Sen halktan birisi olursan halk seni sever. Ama sen halktan kendini soyutlarsan halk sana nefret duyar. Sen bir adım atarsan onlar da sana adım atar. Beşiktaş taraftarı futbolcuyu benimserse sonuna kadar arkasından gider. Ama futbolcu da bunu göstermek zorunda.

Malmö maçında kendi kalenize attığınız gol hala hafızalarda. O anı anlatabilir misiniz?

Yağışlı bir havaydı. Bizim solumuzdan bir orta geldi. Önce sağ ayağım ardından sol ayağım yukarı kalktı. Topa kaval kemiğimle vurdum. Yere düşerken bir yandan da topu izliyorum. Top havada gidiyor ve Engin Abi (Engin İpekoğlu) topu yakalamak için uçuyor. Tabi topa yetişemedi ve enteresan bir gol oldu. İstesem o golü atamam. Maçtan sonra Engin Abi yemekte karşımda oturuyordu. Dedim ki “Engin Abi neden kurtarmadın topu?” “Ya Recep atladım ama yetişemedim” dedi. Ben de “Benim vurduğum topu kaleciler kurtaramaz” dedim. Sonra gülüşmeler oldu. Gerçekten enteresan bir goldü. Hayat tesadüflerle dolu. İstesen o kadar yükseğe sıçrayıp ayaklarınla o topa vurma imkânın yok. Maçtan sonra antrenmanda o vuruşu denedim ama yapamadım. Bir türlü olmuyor. Demek ki insan bazen fizik kurallarına aykırı şeyler yapabiliyor. Gordon Milne de o golü görünce, hayatımda gördüğüm en güzel gollerden birisi demişti.

Önümüzdeki yıllarda futbolun içerisinde yer alacak mısınız?

Türk futboluna antrenör olarak, menajer olarak hizmet etmeye çalışıyoruz. Bizim bir kalıbımız, bir sistemimiz var. Her zaman dürüst olmak zorundasınız. Dürüst olduğunuzda işiniz zorlaşıyor. Antrenör piyasası öyle enteresan bir piyasa ki, kim güçlüyse onun yanında olmanız gerekiyor. Türkiye enteresan bir ülke, kantarın ne tarafına geçeceğinizi şaşırıyorsunuz. Ortada dursanız ayağınız kayıyor. Politika nereye giderse, antrenörler de o yöne kaymaya başladı. Bu nedenle Türkiye’de antrenörlük çok zor. Siyaset eskiden bu kadar futbolun içerisinde değildi. Hakemler bu kadar hata yapmıyordu. İnsanları eleştirdikçe o kadar çok hata yaparlar. Kameralarla tekrar tekrar oynatarak, oturdukları yerden hakemleri yorumlayanlar, hakemleri hataya zorluyorlar. Eskiden hata olmuyor muydu? Erman Toroğlu bizim 4. şampiyonluğumuzu yedi. Maçtan sonra ben hata yaptım dedi. Futbolda hata olacak. Ama futbolu bilmeden idare etmeye çalışan insanlara laf anlatmak çok zor. Yapmak istediklerinizi yapamıyorsunuz.

Hedefler arasında Beşiktaş var mı?

Tabi ki var. Beşiktaş benim yuvam. 4 sene altyapıyı çalıştırdım. Benim hiçbir sorunum olmadı, olmazda. Beşiktaşlı geldik Beşiktaşlı gideceğiz. Bütün Beşiktaşlılar, Beşiktaş’a sahip çıkmalılar.

29 Ocak 2008 Salı

28 Ocak 2008 Pazartesi

Arşivlik.

Tribundergi 'den @forzaeagle paylaşmış,rapidden indirdim hakikatten tam arşivlik bir video olmuş.Şiddetle tavsiye edilir.Star Tv kameramanına da bravo arada Bobo'nun attığı ikinci golü ve sonrasında kapalının halini iyi yakalamış.


Youtube linki: http://www.youtube.com/watch?v=jMnoKAOM65k


Yüksek Kalite Download linki: http://rapidshare.com/files/86721332/bjk-liverpool_oezelll.mpg.html

27 Ocak 2008 Pazar

Beşiktaş 3 - Gaziantep 1















Beşiktaş Plaza











Yine yeniden alıştığımız üzere maçta ilk golü yiyen biz olduk,ama Beşiktaş bu tarz rakipler karşısında 3 forvet ve çok zengin forvet arkası futbolcularla top oynadığı müddetçe İnönü'de maç kaybetmez.Derbilerde bu taktik işlemez gibi ama bunu hocamız da görüyordur zaten.



İkinci yarı başlayınca yavaş yavaş oynana futboldan gösterilen azimden memnun olmaya başladım.Takımda isim vermek iyi değil ama bir yerde derdimi paylaşmalıyım,Ali Tandoğan kardeşimizi görmeye dayanamıyorum,Hadi Üzülmez'e bünye alıştı ne yapsa etkisini çabuk yitiriyor ama Tandoğan futbol oynamakdan sıkılmış gibi.Yozgatlı desen ortada yok,Serdar Özkan'la dönüşümlü takılıyorlar.



Unutmadan Sinan Engin bir an önce gitsin bu kulüpten,hiç ama hiç ısınamıyorum kendisine.


Holosko'ya için çok ama çok olumlu düşünüyorum 3.golden önce ceza sahası içindeki hareketini çok beğendim.topu aldımı genelde "yara yara" dikine giden bir oyuncu,Bobo'da coştumu böyle oynar.Amokachi 'de zamanında böyleydi,tribün sever böyle adamı,oyundan düştüğünü de görmüyorum.İyi transfer daha da iyi olacağının sinyallerini veriyor.Tabi Air İsmailden ,Yıldırım'lı Orhan'lardan fırsat kalırsa.


Tribün hücum marşını verdikçe goller gelmeye başladı bu da gecenin güzel anlarındandı.

23 Ocak 2008 Çarşamba

Akatlar'da Tarihi Gece.














ULEB CUP Rekorunu Kırdık.

Başta Ergin Ataman, Ufuk Sarıca ve Şube Yöneticisi Şeref Yalçın olmak üzere bu başarıda emeği geçen tüm teknik,idari kadroya ve basketbolcularımıza gönülden teşekkür ederim.

Dün gece salonda yaşadığım tek üzüntü seyirci tarafından yeteri kadar gösterilmeyen ilgiydi.Maç saat 20.00 de başladı,bilet fiyatları çok da pahalı değildi,Klüp semtten servis kaldırıyordu ama buna rağmen 4.500 kişilik Aktlar’da topu topu 900 – 1.000 kişiydik.Gerçi bu sayı daha önceki Akatlarda’ki Uleb kupası maçlarına göre çok iyiydi ama en azından artık eleme maçlarında bu salonu tam anlamıyla doldurmalıyız.Beşiktaş Basketbol Takımı bu ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.

Gelelim maça rakibimizin bizim dengimiz olmadığı maç bir ara skor 29 -9 olduğunda anlamıştık,bir de adamlar Köln’ün çekilmesi neticesinde guruptan çıkmayı garantilemiş olunca maç bir ara sıkıntıya girsede son iki periyotta çok rahattık.

Şeref tribününde her maç görmeye alışık olduğumuz Celal Kolot’u bu maçta göremedim,Eski divan başkanımız Şeref Nasır her maça geldiği gibi bu maça da iştirak etmişti.Yönetim kurulundan ise pek haz etmediğim Levent Erdoğan ve Nedim Sarsmaz’ıda gördüm,Şube yöneticisi Şeref Yalçın’ı saymıyorum bile.

Benim için esas sürpriz "Fenerbahçeli" Basketbol Federasyonu başkanı Turgay Demirel’i görmek oldu .Daha doğrusu maça gelen herkes için.Maç boyu ara ara izlediğim kadarıyla Turgay Demirel’in maça zorla getirildiğine inanıyorum,sahada bir rekor kırılıyor, üçlükler ,güzel hareketler birbirini kovalıyor ama Turgay Bey’in suratı mahkeme duvarı,içinden gelerek bir alkışı çok gördü.Sonrasında tribün tezahüratlarla alkışlaması yönünde direktif verince önce anlamamazlığa geldi ama yanındakiler anlatınca yasak savma babında bir iki kere alkışladı.Bu alkışdan önce devre arasında yerinden kalkıp giderken tüm salonun dillendirdiği “Fenerbahçe Uşağı Turgay Demirel” tezahüratlarına bozulduğu ise her halinden belliydi.

Sonuç olarak basketbolcularımızın aşağıda göreceğiniz açıklamalarına katılarak bu kupada her şey şimdi başlıyor diyorum.

Onur Aydın: Bir takım kaptanı olarak böyle bir takımın başında olmak benim için gurur verici. Herkes başarı için elinden gelenin en iyisi yapıyor. Grupta 10'da 10 yaptık ama bu pek bir şey ifade etmiyor. Bundan sonraki turda maç kaybedersek bir anlamı kalmayacak bunun. Bundan sonraki turlarda bütün maçları kazanıp ilk 8'e kalıp kupayı almak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Kaya Peker: Beşiktaş Camiası için gerçekten çok önemli bir olay. Bu takım içinde bulunduğum için de mutluyum. Önemli bir olaya imza attık ama tabii ki elimizde hiçbir şey yok şu anda. 10-0 çok güzel bir sonuç ama hiçbir şey ifade etmiyor. Bundan sonraki turda çok zor takımlarla da oynayabiliriz. Ciddi olup, aynı oyunu ortaya koyup mutlaka yenmeliyiz. Mutlaka buradan sonra adım adım düşünmeliyiz. Önümüzde iki tur var. Önce ilk turu ardından ikinci turu geçip ilk 8'e kalmak istiyoruz. Zaten oraya gitmek çok büyük bir olay. Orada da iyi bir hava yakalayıp başarılı olacağımızı düşünüyorum.

Mehmet Yağmur: Tarihe geçtik ama bundan sonrası önemli. Taraftarımız da gelmeye başladı. Bundan sonraki turda burayı doldurabilirsek bence şampiyon oluruz. İlk 8'e girip ondan sonrasına adım adım bakacağız. Ben şampiyon olacağımıza inanıyorum.
Beşiktaş Basketbol Şubesi


Şube Yöneticisi ŞEREF YALÇIN
Şube Koordinatörü Hasan BOZKURTER

Teknik Kadro

Ergin ATAMAN
Burak BIYIKTAY
Mertay Kugay
Hakan Kutbay
Ufuk Sarıca
Engin Gençoğlu
Aydın Demirözü
Devrim Urgun
Seyhan Kesim
Sertan Aytaç
Turgut Soner

Oyuncularımız

Sandro Nicevic
Preston Anthony Shumpert
Predrag Drobnjak
Christian Dalmau
Kaya Peker
Erkan Veyseloğlu
Mehmet Yağmur
Cevher Özer
Rick Jason Apodaca
Onur Aydın
Sinan Güler

21 Ocak 2008 Pazartesi

Beşiktaş 4 - Kasımpaşaspor 2

Maç öncesi Kartal Yuvasına uğradık, aşağıdaki montlardan beyaz renkte olanında gözümüz var,kısa zaman içerisinde icabına bakılacaklar listemize ekledik.Bronz Kartal Heykelini ise şirketimize düşündük fiyatını öğrendikten sonra hala düşünüyoruz :)






Beklediğimden çok az sayıda geldi Kasımpaşaspor taraftarı.Halbuki yürüyerek yarım saat koşarak 15 dakika uzaktalar İnönüye.Hayır büyük ihtimal düşecekleri için bence taraftarları böyle büyük derbileri kaçırmaması lazım.


Bu kazayı hatırladığım ve zamanında çok üzüldüğüm için bu pankartı açan arkadaşlarıma,kardeşlerime kocaman bir bravo.
Bu hatırlayış acıyı paylaşmanın ötesinde zamanında futbola gönül vermişleri ,futbola hala gönül verenlerin umutmadığının çok iyi bir göstergesidir.



Seremoni,bilseydim Affan Keçeci'yi de çekerdim,tek bırakmışlar adamı.
Bu konuda görüşüm; Al Yıldırım Demirören'i vur Affan Keçeci'ye ,ikisininde yanlışları var.Demirören'in ki nazaran,biraz daha fazla



Bu kardeşimizide 3. golümüzü beklerken korner atışı sırasında farkettim,hava sıcaklığı sıfıra yaklaşırken ateş basarsa böyle oluyor işte :).Hayır 4 tane attık yine giymedi üstünü,Annesi görmesin.



Maça gelirsek Delgado uzaylıdır kardeşim benim futbolcu klansmanımdan çıkmıştır kendisi.
0 -2 'de bile bizim tribünde ve bende inanılmaz bir rahatlık vardı,işte bu hayra alamet.
Kasımpaşa düşer,ama cesur futbollarını ve en ufak bir çirkefliğe kaçmamalarını takdir ettim,futbolcularına temiz oyun için teşekkür ediyorum.
Galatasaray - Bursa maçında edilen küfürlerin akıbetini merak ediyorum.
Antep'de önce Fener'in kontenjan kalecilerinden yabancı bir kaleci vardı(Hasagiç diye aklımda kalmış),sağ olsun o gitti eski Fenerbahçeli Oğuz onu aratmadı.
Trabzon'a şaşırıyorum ve itiraf ediyorum 157,00 ytl lik getirisi olan kuponumu son üç dakikada yatırdılar,kendilerini yenemedikleri veya berabere bile kalamadıkları için kınıyorum.Kumar hakketten kötü bir şey.

20 Ocak 2008 Pazar

Özgürlüğümüze el uzatmayın.

AKP sinsice ve çok yavaş adımlarla ilerliyor!

15 senedir Beşiktaş’ın İnönü stadında yapacağı maçlar öncesinde Beşiktaş Merkez’de bulunan Kazan Birahanesinin hemen yanındaki parkta maç öncesi bir iki şişe bira içip maça giderim.Çok önceden Parkın olduğu yerde Tansaş mağazası vardı o zamanlarda yine bu alışkanlığımız devam ederdi.

Bilenler , hatta maç günü oradan geçen herkes bilir ki maça 5-6 saat kala insanlar orada toplanmaya başlar ve arkadaşlarıyla hem sohbet eder hem de maç öncesi bir iki şişe bira içer,parası olanlar Çarşı içindeki meyhanelere veya hemen yanı başında ki Kazan birahanesine oturup içki içer.

Bugüne kadar tek bir gün bile binlerce Beşiktaşlının maç günleri alkol tükettiği mekanda en ufak bir olay,en ufak bir tatsızlık yaşandığına şahit olmadım,ne kendi içlerinde ne de yoldan geçen maçla alakası olmayan vatandaşlarımızla,hatta bir çok Beşiktaşlı kardeşimiz eşiyle,sevgilisiyle yer alır bu alanda.

Yalnız toplumun her alanında yavaş yavaş yaşamaya başladığımız özgürlüklerin kısıtlanması ,artık bu alana da el atmaya başladı.Başımızdaki hükümet özgürlüğü sadece kendi çıkarlarıyla örtüştüğünde özgürlük olarak değerlendirdiği için,dün kolluk kuvvetlerini üzerimize salarak o herkesin neşe ve keyif içinde maçı beklediği alan üzerinde baskı kurarak milleti azarlayarak ,mutlaka ki var olan bir kanundan ama nedense 15 yıldır uygulanmayan bir kanundan güç olarak hepimizi dağıtıp çeşitli köşelere sindirdi ve alandan attı.

Bir Beşiktaşlı taraftar olarak devletin her alanında kadrolaşarak emniyet güçlerini de kontrol altına alıp iki haftada bir gün ,bütçemiz olanağıyla eğlendiğimiz ,dostlarla buluştuğumuz bu alanı ,ötesinde bu özgürlüğü elimizden almak için sinsice planlar yapan AKP hükümetinin anlayaşının zincirleme reaksiyonu anlamına gelen bu saçmalığı kınıyorum!

Biraz dik durun,korkmayın !


Şansal Büyüka
20.01.2008 Akşam





Diye buyurmuş Beyefendi,kendisine attığım maili paylaşıyorum,tamamen şahsi fikirlerimdir bunlar,bizim tribünü bağlayıcılığı yoktur.
* * *

Beşiktaş tribünleri başbakan dahil herkese ismiyle hitap eder,etmeye de devam edecektir.

Çünkü bu tribünler iktidar yalakası değildir.

Çünkü bu tribünler yayın ihalesi peşinde koşmaz,Maddi kazanım için inandıklarından vazgeçmez.
Çünkü bu tribünler güce tapmaz

Çünkü bu tribünler sahte takiyyeci düzenbazların karşısında cumhuriyetin bir neferi olarak dimdik ayakta durur

Çünkü bu tribünler maddi olarak sizden fakir , manevi olarak zengindir.

Çünkü bu tribünler senin tribünün(FB) gibi "adam gibi adam recep tayyip erdoğan" diye pankart açmaz

Çünkü bu tribünler şehitlerimize "kelle" eli bebek kanıyla yoğrulmuş terörist başı öcalan'a "sayın" diyen adama tezahürat yaparken Tayyip der,Sayın Tayyip demez.

Uzak durun Beşiktaş'tan. 24 saat fırça yediğiniz yine de doymadığınız kablolarınızı kesip sizi sindiren Aziz Yıldırım'ın peşinden ayrılmayın,En iyi yaptığınız işe devam edin !

Mevcut aklınızı da bize dağıtmayın lütfen size daha çok lazım.

19 Ocak 2008 Cumartesi

15 Ocak 2008 Salı

Beşiktaş - Triplet* Telekom Maçından





Pascal El Amin'in ufaklıklar biraz daha büyümüşler ama ikisininde eline basket topu çok yakışıyor,maçın devre arasında kısa da bir şov yaptılar,daha ufağının attığı -evet ciddi ciddi atıyor :) - basketlerden salonun diğer pota arkasından gelen -Oooo seslerine her seferinde dönüp ne oluyor kardeşim ben bu basketleri her zaman atıyorum bakışları eğlenceliydi.

Maça gelirsek takımın da arada kaybedeceği maçlar olacak,gerçi play off larda 1-0 geriden başlayacağız ama benim umudum yüksek,eler geçeriz diyorum.
Telekom adını Triplet* Telekom olarak değiştirsin ,bu kadar üçlük atılırmı? Ayıp yahu...
*Üçlük
-Maç öncesi takımın çıkışı, "bu kadar bağrılması bence gereksiz "

4 Ocak 2008 Cuma

Askerlik.




İnsanlar zaman içerisinde aşağıdakilerin hepsini yapabilir ama en azından rol yapmaz.

Tümer ,kaçmak için uğraşıyor,büyük ihtimalle başaracak

İbrahim Kutluay, Yunanistan'a kaçtı

Aziz Yıldırım, hiç gitmedi,sebebi ısrarla açıklanmıyor

Nihat Özdemir, Ankarada Askeri karargah inşaatında usulsüzlükten mahkemede yargılanıyor

Genelkurmay başkanımız Fenerbahçeli

Başbakan Fenerbahçeli.

Yorum YOK !

3 Ocak 2008 Perşembe

Bi dik durun be,yetmedi mi bu omurgasızlık ...

Gereksiz alınganlık falan denilebilir,alakası yok…

Memecan denen şahsiyet,Abdullah Gül’e dalkavukluk yapabilirsin,belli olmayan safını güce doğru kaydırabilirsin,Bu karikatürde bir önceki Cumhurbaşkanını anlamsız bir şekilde konumlandırabilirsin,gazeten iktidarın maşası olmuş olabilir,Ulu önderi sevmeyebilirsin,kişiliksiz karaktersiz olabilirsin.Ama fındık kadar beyninle karanlığa yaranmak için “henüz” detayda gerçekleştirebildiğin ve hakaret unsuru içeren Atatürk’le ilgili aşağıdaki çizimi Ya-pa-maz-sın !!

Senin seviyen first laydinin aşçıbaşı açıklamalarını espirileştirmeye yeter anca.Onu da becerebilirsen…

smemecan@sabah.com.tr


Sözde karikatürün büyük hali için resme tıklayın.

http://bjktaraftarproje.com/