14 Kasım 2007 Çarşamba

CAS Hakemi Kısmet Erkiner: “Birleşmiş Milletler’e mi gideceksiniz?”


CAS Hakemi Kısmet Erkiner: “Birleşmiş Milletler’e mi gideceksiniz?”

Serencebey Gazetesi


Beşiktaş’ta Del Bosque Sancısı dinmek bilmiyor. Kulüp tarafından İMKB’ye gönderilen yazıda “Hukuki süreç devam etmektedir” denmesine rağmen CAS Hakemi Kısmet Erkiner, “Birleşmiş Milletler’e mi gideceksiniz?” diyor.
Ergin Aslan


Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) tarafından eski çalıştırıcısı Vicente Del Bosque ve yardımcılarına, faizlerle birlikte 7,5 milyon Euro (13 milyon YTL) ödemeye mahkûm edilmesinin ardından yaşanan karmaşık süreç devam ediyor. Kararın ardından iptal için İsviçre Federal Mahkemesi'ne başvuran Beşiktaş JK yönetimi bu mahkemeden de eli boş döndü ve iptal talebi mahkeme tarafından reddedildi. Bu kararla Siyah-Beyazlı kulüp davayı tamamen kaybetmiş oldu. Del Bosque'nin avukatlığını üstlenen Garrigues Sports&Entertainment şirketinden yapılan açıklamada, İspanyol hocanın yanı sıra yardımcıları; Tony Grande, Javier Minano ve Paco Jimenez'in de tüm alacaklarının ödenmesi istendi.


“Hukuki süreç bitmiştir”


"Bundan sonra başka bir üst mahkeme yok" diye nota verilmesine rağmen Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'den, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi: "İsviçre Federal Mahkemesi, şirketimiz ile Vicente del Bosque arasındaki ihtilaf nedeniyle yapmış olduğumuz temyiz talebinin reddine karar vermiştir. Ancak, uluslararası hukuk kuralları kapsamında ve FIFA nezdinde hukuki süreç devam etmektedir."


Hal böyle olunca, dava sürecini konunun uzmanı CAS Hakemi Avukat Kısmet Erkiner’e sorduk. Erkiner’e göre kararın değişmesi mümkün değil. BJK yönetimi tarafından yapılan “Hukuki süreç devam etmektedir” açıklamasına anlam veremediğini dile getiren Erkiner, “Anayasa Mahkemesi’ne mi gideceksiniz? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne mi gideceksin? Nereye gideceksin?” diyerek bir üst mahkeme olmadığının bir kez daha altını çizdi. Del Bosque davasında sözleşmeye özel hüküm konulduğunu belirten Erkiner, Del Bosque’nin koydurduğu “Aramızda çıkacak olan her türlü ihtilafı çözmeye yetkili olan merci CAS’tır.” maddesinin altına iki tarafın da imza attığını, bu durumun da FIFA’ya gidişin yolunu tıkadığını belirtti. Dava sürecini ve konunun tüm detaylarını CAS Hakemi Avukat Kısmet Erkiner ile konuştuk.


Davanın FIFA’ya götürülmeden mahkeme mahkeme dolaştırılmasının nedeni nedir?


Del Bosque’nin avukatları sözleşme imzalanırken “Aramızdaki ihtilaflarda CAS’a gidilebilir” hükmünü koymuşlar ve bu hükme dayanarak Del Bosque CAS’a gitti. Beşiktaş FIFA’ya müracaat etti. FIFA dedi ki “Sen benim yetkimi kendi imzanla elimden almışsın. Eğer Del Bosque’nin sözleşmesinde “ihtilafları CAS çözer” hükmü olmasa idi ben bu davaya bakardım ve karar verirdim. Vereceğim karara karşı CAS’a giderdin ya da gitmezdin. Sen attığın imza ile bana gelme hakkını kaybetmişsin.” Mesela Ribery davasında ihtilafları çözmek için hiçbir merci gösterilmemiştir. Galatasaray Kulübü bu yüzden bizim yargı organlarımıza müracaat edebildi ve tahkimden karar çıkartabilirdi. İki durum arasında fark var.


Del Bosque’de Beşiktaş Kulübü TFF Tahkim Kurulu’na ve FIFA’ya gidebilme hakkını yok etmiş. O yüzden TFF Tahkim’den almış olduğu karar bir işe yaramıyor. Ribery de ise Galatasaray TFF Tahkime gidebilecekken, bilmediğinden dolayı FIFA’ya gidiyor ve istediği kararı çıkartamıyor. Gazeteleri takip ettiyseniz oralarda da söyledim. Bu davalara bakan çok iyi hukukçularımız var ama bunlar spor hukukçusu değiller. Dünyanın en iyi kalp cerrahına dişinizi çektiremezsiniz. Kişiler hukukçu olabilirler ama bu spor hukukunu bildikleri anlamına gelmez. İyi hukukçuların spor hukukunu da bileceğini zannederek hataya düşüyoruz.



Del Bosque Davası sürecinde Beşiktaşlı yöneticilerin ihmali olduğunu düşünüyor musunuz?

Zamanında gerekli yerlere yapılacak başvurular olayın seyrini değiştirir miydi?


Bu konularda maalesef güç birliği ve iş birliği yapmıyoruz. Ben Türkiye-İsviçre davası ortaya çıktığında dedim ki, “Bu bir milli davadır, federasyon kendi hukukçuları ile yetinmesin. Kulüplerin yerli ve yabancı iyi hukukçuları var. Bu kişiler bir havuz oluştursun. Herkes fikrini, katkısını söylesin ve ortaya bir şey çıksın.” Bu yapılmadı ve Sayın Levent Bıçakçı’nın iş ortağı olan bir Alman avukata bu iş ihale edildi. Aslında kendisi iyi bir avukattır, CAS hakemidir ve benim arkadaşımdır. Bilgisine yetkisine hiç bir şey demiyorum ama bu kadar hayati bir davayı tek bir kişiye vermek çok sağlıklı değildi. Konsültasyon sağlanabilirdi ama yapılmadı. Aynı şekilde Del Bosque meselesinde de, ismini vermek istemediğim bir kişinin tavsiyesi ile dava bir İtalyan avukata verildi. Bu İtalyan avukat da Beşiktaş tarafının hakemini seçerken gitti bir Norveçli’yi seçti. Ben bunların nedenlerini soruyorum. Beni neden seçmediler? Ben Galatasaraylıymışım. Ne alakası var? Bu kadar küçük ve kısır düşünmek kayıplara neden oluyor. Ben seçilseydim illaki Beşiktaş’ın lehine mi oy kullanırım? Hayır, biz hukukçuluk yapıyoruz. En azından ön yargılı olmazdık ve olayı daha farklı incelerdik. Ortega, Del Bosque ve Ribery davasında kulüpler iyi hukukçularla yola çıktılar ama spor hukukçusu ile yola çıkmadılar. Bu da davaların kaybedilmesini sağladı.



Beşiktaşlı yöneticilerin dava sürecinde size karşı bazı eleştirileri oldu. Daha sonra kendileriyle bir diyalog kurabildiniz mi?


Bazı Beşiktaşlılar daha karar çıkmadan Sayın Demirören ile beni görüştürmek için devreye girip randevu aldılar. Bu randevular bilmediğim nedenlerle iki kere iptal edildi. Ben de “Sadece tenkit ediyorsun, yardım etmiyorsun” diye eleştirilere uğradım. Ben yardım etmeye hazırdım ve içeriği bildiğim için bazı uyarılarım olabilirdi. Dediğim gibi bu görüşme sağlanamadı. Bir toplantıda Beşiktaş’ın genel sekreteri beni bir hasım gibi algıladı. Hâlbuki benim Beşiktaşlı çok yakın dostlarım var. Tekrar söylüyorum, Beşiktaş kendi içine kapanarak ve tribünlere konuşarak bu işi sürdürdü. Öğrencilerim bana, “Hocam Beşiktaş size çok kötü davrandı” dediler. Beşiktaş bana böyle davranmak zorundaydı Başka ne desin? Sayın Demirören televizyondan benim hakkımda eleştirilerde bulundu. Ne diyecekti? “Biz hata ettik” mi diyecekti. Bunu söyleyemezdi. Galatasaray da aynı hatayı yaptı. Kriz zamanlarında başkanlar ve yönetimler içlerine kapanıyorlar. Herkesi kendilerine düşman, herkesi kendilerine hasım görüyorlar. Benim başka bir kulübe mensup olmamın davayı almamla bir alakası olmamalıydı.


Beşiktaş’ın bu tazminatı ne zamana kadar ödemesi gerekiyor. Ödenmez ise yaptırımları neler olacak?


Ben bu paranın kasadan ne zaman çıkacağını bilemem. Sadece işin teorisini size söyleyebilirim. CAS bir karar aldı ve bu kararı kendisi uygulamak durumunda değildir. Hiçbir mahkemede böyle bir yetki yoktur. CAS’ın almış olduğu kararı Del Bosque FIFA’ya götürdü ve dedi ki, “Benim elimde böyle bir karar var ve bu karar İsviçre Federal Mahkemesi tarafından da onandı. Bu kararın gereğini nasıl yaparsınız?” FIFA, futbol federasyonuna bir yazı yazdı ve Beşiktaş’ın 30 gün içerisinde bu parayı ödemesi gerektiğini, aksi takdirde belli yaptırımların uygulanacağını söyledi. Bundan ötesi nasıl sumen altı ediliyor, nasıl zaman kazanılıyor, nereye kadar zaman kazanılacak? Onu bilmiyorum. O benim işim değil. Bugün zamanı kazanıyoruz zannetmek aslında lehte bir olay değil. Çünkü bu işin yüzde 5’lik faizi var. Bu oran döviz bazında ve bu rakamlarda çok ciddi bir oran olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla siz Ocak 2005’ten bu yana faiz ödüyorsunuz. Ben Del Bosque ile uzlaşacaklarını duyuyorum ama ortada bir mahkeme kararı varken uzlaşma saatinin geçtiği kanısındayım. Del Bosque ve yanındakiler bu paranın yüzde 45’ini İspanya hükümetine vergi olarak verecekler. İspanya hükümeti bu işin peşini bırakmaz.


Kleberson davasını Beşiktaş’ın kazandığı söyleniyor. Beşiktaş Kleberson’dan bahsedilen tazminatı alabilecek mi?


Kleberson davası çok farklı ve aradaki fark çok enteresan. Biliyorsunuz CAS Del Bosque davasına bakmadan önce bir ara kararı verdi. Hiçbir şekilde ödeme yapılmaması ve İsviçre Federal Mahkemesi’nin kararının beklenmesi söylendi. Bu durum bizim basınımıza zafer çığlıkları gibi intikal ettirildi. Hiç öyle bir şey yok. Bu durum otomatiktir. Çünkü siz bu parayı ödettirirseniz, sonradan tersine bir karar çıkarsa telafisi mümkün olmayan zararlar doğabilir. Dolayısıyla nihai karar verilinceye kadar yürütme durduruldu. Aynı şekilde Kleberson davasında da CAS’ın vermiş olduğu ara karar hiçbir şey ifade etmiyor. Bu bir tedbirdir. CAS bizim lehimize düşünüyor açıklamaları çok yanlıştır. İnşallah Beşiktaş bu tazminatı alır da diğer ödemenin bir kısmını buradan telafi eder.


Bu konular sürekli milli davaymış gibi lanse ediliyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Sizin hakkınızın gasp edilmesi, hakkınızın verilmemesi, size karşı ırkçı bir davranış milli bir dava olur ve en önde de ben yürürüm. Benim size bir borcum var. Ben bu borcu size ödememek için her türlü yola başvuruyorum. Ondan sonra siz beni bir köşeye sıkıştırdığınız zaman, ben dönüyorum, “Ey mahalleli, benim bu adama paramı ödemem için gelin bana yardım edin” diyorum. Bunun nesi milli dava. Belki Türkiye’nin kasasından bu döviz çıkmasın diye milli dava olarak düşünülebilir ama sen bu anlaşmayı yaparken bana sordun mu? Bir sürü adama bir sürü paralar ödeniyor. Onlar neden milli dava değil? Bu memleketin gıdım gıdım bir araya getirdiği paralar 2 tane ne olduğu belli olmayan kişinin bacaklarına neden veriliyor? Böyle bir vecibeyi milli dava haline getirmek, Türkiye’yi ve Türkleri karalıyor.


Del Bosque davasında hukuki süreç tamamen bitmiş midir?


CAS kararını aldırmışsın, arkasından İsviçre Federal Mahkemesi’ne gitmişsin, bu karar onanmış. Hala bana kalkıp da “Bu işin hukuki süreci bitmedi” diyorsan ben bu işi bilmiyorum. Bunu İsviçre Federal Mahkemesi’ne giderken de söyledim. Hukuki süreci bitmedi derken, Anayasa Mahkemesi’ne mi gideceksin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne mi gideceksin? Nereye gideceksin? “Siz İsviçre Federal Mahkemesi’ne hangi gerekçeyle gittiniz?” diye sordum. Bunu benden gizlediler. Ben mahkemenin bir üyesiyim ve içeriden öğrendim. Beşiktaş, kararın bir cümlesinin duruşmada görüşülmediğini iddia etmiş. Bütün duruşma banda alınıyor. CAS, İsviçre Federal Mahkemesi’nin önüne bantları koydu. Görüldü ki görüşülmedi denilen kısım görüşülmüş. Daha sonra Beşiktaş, “Kararı nasıl yayınlarsınız?” diye bağırdı. CAS duruşmanın sonunda soruyor, “Size bu mahkemede adil, eşit davranıldı mı? Sizin bütün savlarınız dinlendi mi? Evet diyorsanız imza atıyorsunuz. İkinci olarak soruluyor, “Bu dava isterseniz gizli kalır, isterseniz yayınlanır. Yayınlansın mı? Evet diyorsanız imza atıyorsunuz. Sen bu imzaları atıyorsun sonra dönüp diyorsun ki Kısmet Erkiner neden açıkladın? Ben açıklamadım bu karar sitede yayınlandı, İngilizcesini birçok kişi okudu, ben soranlara Türkçesini söyledim. Sen bu imzayı atmasaydın, ben de bu davayı açıklasaydım o zaman haklı olurdun. Bu karar baro dergisinde dahi yayınlandı. Tribünlere oynama huyundan vazgeçelim. Bu durum günü kurtarmaktır. “Yarına Allah kerim” derseniz olmuyor, size misliyle geri dönüyor.

Hiç yorum yok:


http://bjktaraftarproje.com/