9 Haziran 2007 Cumartesi

Çalımbay: Tek hatam Yıldırım Demirören'e güvenmekti


Çalımbay: Tek hatam Yıldırım Demirören'e güvenmekti

Kenan Başaran / Referans Gazetesi

2005/06 sezonunda Beşiktaş’taki hocalık görevinden istifa ederek ayrılan Rıza Çalımbay ‘Tek hatam Demirören’e inanmaktı’ dedi. Çalımbay, Ertuğrul Sağlam’a ise dışarıdan destek olduğunu söyledi. Çalımbay, Rıdvan Dilmen'in de kendisine yalandan destek verdiğini söyledi. Sağ kanattan, Ali’ye, Metin’e ve Feyyaz’a yaptığı ortanın haddi hesabı yoktur. Üstün bir tekniğe sahip değildi ama yüksek bir mücadele gücü ve azmi vardı.

Futbolu sadece Beşiktaş’ta oynadı ve şampiyon olarak bıraktı. Beşiktaş’ın en çok şampiyon olan, en fazla formasını giyen oyuncusu olarak tarihe geçti Rıza Çalımbay. Namı diğer 80'lerin çizgi film kahramanı Atom Karınca.

Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlüğe başlayan Çalımbay, özellikle Denizlispor ile UEFA Kupası’nda 4. tura kadar yükselerek büyük sükse yaptı. Gittiği takımlara damgasını vuran Çalımbay, nihayetinde gözünü futbola açtığı Beşiktaş’ının başına hoca olarak da geçti. 1995’te “Atom Karınca'' olarak ayrıldığı Beşiktaş’a 2004/05 sezonunun ikinci yarısında “Rıza hoca'' sıfatıyla geri döndü. Beşiktaş’ın evladı statüsündeki Rıza hoca, Real Madrid’in evladı sayılan Vicente Del Bosque’nin yerine geldi.

Şampiyonluk iddiası olmayan Beşiktaş, Çalımbay ile ikinci yarıyı tek bir yenilgiyle kapattı. Rıza hocalı Beşiktaş, ligin ikinci yarısının lideriydi ama sezonu 3. bitirdi. Yine de Rıza hocalı Beşiktaş, bu “ölü sezon''da yıllarca unutulmayacak bir zafere imza attı: Beşiktaş, Kadıköy’de Fenerbahçe’yi 4-3 yenerken son 15 dakikada kalesini forvet oyuncusu Rumen Daniel Pancu korudu. Kaleci Cordoba kırmızı kart görmüş, oyuncu değişiklik hakkı da dolduğu için maçın son bölümünde siyah/beyazlıların kalesini golcü Pancu korumuştu. Kalesinde böylesine büyük bir gedik veren Beşiktaş, Fenerbahçe’yi 4-3 yenerek unutulmaz bir zafer kazandı. O gün bu zafere tanıklık edenler herhalde Rıza Çalımbay’a 10 yıllık mukavele önerilmesine ses çıkarmazdı.

Ne var ki yeni sezonun daha başında “evlat Rıza'' ile yollar ayrıldı. Rıza Çalımbay, hırslı bir sporcuydu ve bu karakter özelliğini hâlâ daha koruyor. Şurası muhakkak: Rıza Çalımbay’ın aklı fikri hâlâ Beşiktaş’ta. Zira o, bir şeyleri yarım bırakmayı sindirebilecek biri değil. Hele de başarısız olduğuna inanmadığı halde bir şeyler yarım kalmışsa.. Rıza Çalımbay ile hem Beşiktaş’taki hocalık dönemini hem de siyah/beyazlıların çiçeği burnundaki yeni hocası Ertuğrul Sağlam’ı konuşmak için Ulus Parkı’nda Boğaz’a nazır bir kafede buluşuyoruz. Hoca daha bizimle başlama vuruşu yapmadan, telefonda transfer görüşmeleri yapıyor. Yabancı bir takımdan teklif var ama şartlarını pek beğenmiyor.

Sohbete buradan kopya çekerek giriyorum: “Rizespor ile devam etmeyecek misiniz?'' “Valla söz verdiğim için bekliyorum ancak ‘Başkan Irak’ta, şurada burada’ deyip duruyorlar. Koşullarım kabul edilmezse gitmem'' diyor.

Ertuğrul dış destekli

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, Rıza Çalımbay ile yolları ayırdıktan sonra “Bir daha yerli ile çalışmam'' demişti. Oysa atalarımız boşuna “Büyük lokma ye, büyük söz söyleme" dememiş, değil mi?

Demirören’in bu demecine Çalımbay çok kızmış: “Niye böyle diyorsun, ben başarısız olmadım ki. 30 maç oynadım. 17 galibiyet, 7 beraberlik ve 5 yenilgi aldım. Ben çok başarılıydım.'' Rıza hocanın, “zehir zemberek'' açıklamalarını ilerleyen dakikalara bırakalım ve “Ertuğrul Sağlam ne yapar?'' diyelim evvela. “Ertuğrul Sağlam’a iki yönlü bakmalı. Bir kere benim gibi değil. Onun desteği var; hem yönetim destek vermek mecburiyetinde hem de dışarıdan desteği var.'' Elbette pozisyonu kaçırmıyorum ve soruyorum: “Nedir bu dış destek; siyasi ve cemaat desteği falan mı?'' Hoca, politik olmayı bilmediğini söylüyor fakat politik bir yanıt veriyor: “Ben cemaat olayını falan anlamam. Başkalarının yönlendirmesiyle geldiği falan söyleniyor. Yani Ertuğrul desteksiz değil, belli bir desteği var. Ben ise tek başıma gittim, kimseden bir şey istemedim. Başarılı olduğum için oraya geldim.''

Demirören dürüst davranmadı

Söz çabucak dönüp dolaşıp, Demirören-Çalımbay ilişkisine geldi.

Önce bir anı fotoğraflamak lazım: Çalımbay’ın oyun sistemi homurtulara neden olmaya başlamıştı. Kendisine verilen desteğin azaldığını gören Çalımbay da UEFA Kupası’nda Malmö ile oynanan maçın daha yedek kulübesinde istifa kararı alıyor. Beşiktaş deplasmanda 4-1 galip gelirken Demirören havaalanında Rıza Çalımbay’a bir baba gibi sarılarak “Ancak birlikte gideriz, sonuna kadar arkandayız'' der. Lakin sadece 2 maç sonra, “baba'' evde kalırken “evlat'' bavullarını toplamıştır bile.

“Neden bıraktınız?'' “Maalesef başkanın tutumu yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Demirören bana dürüst davranmadı. Yaptığım en büyük hata başkana inanmaktı'' diyerek giriş yapan Çalımbay, sözü şöyle bağlıyor: “İstifa kararından vazgeçirdi. Fakat inanmadım ‘Maçın havasındandır’ diye düşündüm. Türkiye'ye döndüğümüzde kendisiyle yine konuştum. Bana, ‘Benimle geldin, benimle gideceksin. Sonuna kadar beraberiz, ne olursa olsun’ dedi. Ve ben de inandım, devam ettik. Ondan sonra da takım kötü gitmedi. Samsun'u yendik, Kayseri ile de beraber kaldık. Olay bu.''

Sinan’ı aleyhime konuşturdu

“Peki Demirören’in desteği neden çekildi?'' Çalımbay, buna gerekçe olarak tanıdık bir isim veriyor: Futbolculuğuyla değil de menajerliğiyle “imparator'' unvanını alan tek futbol adamı Sinan Engin’den başkası değil bu isim.

Top sağ kanatta yine Rıza hocada: “Başkan Yıldırım Demirören burada Sinan Engin’i kullandı. Sinan Engin’e telefon etmiş. ‘Bir gazetede Rıza hakkında şunları şunları söyle. Rıza hoca da gelsin istifa etsin’ demiş. Ben bunları duydum ama inanmadım. Sonra kendisine böyle bir şey yapıp yapmadığını sordum. ‘Yaptım’ dedi. Ben de ‘O zaman burada benim ne işim var’ dedim ve görevi de orada bıraktım. Bunu da ilk defa size söylüyorum.''

Sinan’ı futbolcular istemedi

Futbolculuk döneminde takımın sağ kanadını birlikte kullanan Sinan Engin ile Rıza Çalımbay’ın arasındaki sorun neydi peki? “Genç takımdan beri arkadaştık. Benim bir sorunum yoktu'' diyor Çalımbay. “O halde Sinan Engin’in bir sorunu vardı.'' “Onun benimle olmuş olabilir. Sinan menajerliğe gelmek istedi. Ama yönetimden istemediler. Fakat ‘Rıza istemiyor’ dediler. Yöneticiler, Sinan’dan korktuklar için benim üstüme attılar. Halbuki benim alakam yok. Ne o zamanki takım kaptanı Tayfur Havutçu ne de Futbol Şube Başkanı Kıvanç Oktay istedi Sinan’ı. Ama Demirören gidip bunu söylemedi; ‘Futbolcular, yöneticiler seni istemiyor’ diyemedi. ‘Rıza hoca istemiyor’ dedi. Ondan sonra da Sinan’ın basındaki davranışı değişti.'' Sinan Engin’in Beşiktaş’taki futbolculuk kariyeri Rıza Çalımbay’ın çok gerisindedir. Futbolcu olarak siyah/beyazlılarla 1 şampiyonluk yaşayan Engin, 2002/03 sezonundaki 100. yıl şampiyonluğunda ise menajerdi. Ve büyük bir fiyaskoyla sonuçlanan 2003-04’te de.

Ayrı bir ilişkileri var

“Sinan Engin bu gücü nereden alıyor?'' Çalımbay yine sert bir orta yapıyor: “Başkanla Sinan’ın ayrı bir ilişkisi var. Ne olduğunu bilmiyorum ama onların ikisinin ayrı bir ilişkisi var. Başkan, Sinan’a sormadan bir şey yapamaz, mümkün değil. Tigana bile giderken Sinan’ı kötülüyor. Ne alakası var ama kötülüyor.'' Sinan Engin’in Beşiktaş’a başkan olmak istediğini hatırlattığımda ise Çalımbay, “Türkiye’de her şey olabilir, Sinan da Beşiktaş’a başkan olabilir yani.'' “İyi ama daha menajer bile olamıyor'' dediğimde ise “Bilmiyorum, tek engel olarak beni görüyorlardı. Ben ayrıldım. Şimdiki Futbol Şubesi Başkanı Celal Kolot onun çok iyi arkadaşı. Her an gelebilir. Beşiktaş’ta Demirören varken her şey olabilir'' diyor Çalımbay.

Başkan adayı olacağım

Sinan Engin’in başkan adaylığına belli ki soğuk bakan Rıza Çalımbay, bu koltuğa şimdiden adaylığını koyuyor: “Beşiktaş’tan beyaz bir sayfa ile ayrıldım. Her şey dürüsttür benim hayatımda. Kimse arkamdan şuna buna karıştı diyemedi. Futbolcu, antrenör ve teknik adam olarak hepsinde de beyaz bir sayfa bıraktım arkamadım. Kendime yakışır bir şekilde görevi de bıraktım ama günün birinde ben oraya yüzde yüz başkan adayı olacağım. Kesin şekilde ama süper bir şekilde olacağım, böyle değil.''

Rıdvan tutarlı değil

Rıza hoca, Beşiktaş başındayken destek görmediğini ısrarla vurguluyor. “Kimler hayal kırıklığı yaşattı?'' Öncelikle “Genç takımdan beri arkadaşımdı'' dediği Sinan Engin. “İşin açıkçası en çok desteği ondan görmek isterdim. Ama ben hiçbir arkadaşımdan; Sinan olsun, Rıdvan olsun, gerçek bir destek göremedim. Hepsi yalandan konuştular. Mesela Sinan televizyonda dedi ki ‘Bana kızacağına, yıllarca beraber yaşadığı arkadaşına; Rıdvan Dilmen’e kızsın dedi. Bu çok önemli. İkisi de birbirini anlatıyor.'' “Ama Rıdvan Dilmen, Çaykur Rize’deki oyun sisteminizden övgüyle bahsetti bu sezon'' dediğimde ise Çalımbay sert giriyor bu topa: “Rıdvan, kendi işine baksın. Benim için tutarlı biri değil. Sadece iyi çene yapıyor. Konuşuyor. Bazen iyi anlatıyor. Ben Rıdvan ve Sinan’dan gerekli desteği görmedim ama zaten onların desteğine de ihtiyacım yok. Ben buralara hep kendi gücümle geldim'' diyerek kırgınlığın izlerinin silinmediğini açıkça gösteriyor.

Çalımbay’ın Beşiktaş’tayken futbolcular tarafından sabote edildiği de öne sürülmüştü. Ancak o, kesin bir dille bunu reddediyor: “Sergen, Tümer, İbrahim, Tayfur hepsi de çok iyiydi. Futbolcuların hepsi her şeyini veriyordu. Benim sorunum sadece ve sadece başkanla oldu.''

Türban kenarda duruyor

Beşiktaş’ı baba Erdoğan Demirören’in perde arkasından yönettiği iddialarına da katılmıyor Çalımbay: “Erdoğan Demirören konuşur ama kulübü yönetme işine falan girmez. Ama ‘Rıza hocaya destek çıkın’ diyebilirdi. Fakat en yakın arkadaşlarımdan bile destek görmedim.'' Sohbetin sonlarında sözü yine Ertuğrul Sağlam’a getiriyorum. Hocadan Sağlam’a “sağlam bir uyarı'' geliyor: “Yerli teknik direktörün Beşiktaş’ta işi her zaman zordur. Ben eğer oradan istifa ediyorsam herkes istifa eder, çünkü kimse benim kadar Beşiktaşlı olamaz. Ertuğrul bile. Beşiktaş her şeyim. Ne Demirören ne o ne de bu benim kadar Beşiktaşlı olabilir.'' Ertuğrul Sağlam’ın daha gelmeden yıpratıldığı iddiaları var. Rıza hoca da Sağlam’ın imza törenindeki açıklamasını yadırgamış: “Toplantıda ‘Eşimin türbanıyla ilgilenmeyin’ dedi. Oysa bunu hiç gündeme getirmemeliydi. Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı olduğunda ne konuştu Türkiye? Eşinin türbanlı oluşunu. Türban gündemde olduğu için Ertuğrul’un eşinin türbanı da gündeme getirildi. Bir sürü arkadaşımızın eşi öyleydi. Ama kimse ilgilenmiyordu ki. Herkes işine bakmalı.'' Sağlam’ın eşinin türbanlı olmasından Beşiktaş camiasında rahatsızlık duyanların olabileceğini de söyleyen Çalımbay, yaşadığı tecrübeyi de katarak şu uyarıyı yapıyor: “Tabii bu olay şöyle bir kenarda tutuluyor; her an ortaya atılacakmış gibi duruyor. Oysa hiç ortaya atılmaması gerekiyordu. Benim babam kapıcıydı. Bunu Fenerbahçe Stadı’nda pankart yapıp astılar. İyi bir şey değil. Ertuğrul için de yarın bunu kullanırlar. Kapıcı çocuğu olduğum için gocunmadım. Bilakis gurur kaynağıdır. Yokluktan geldim.'' Bu söyleşiden bana kalan en değerli şey; beni çocukluğumun Atom Karıncası Rıza Çalımbay ile sarmaş dolaş gösteren ve Tolga Aktaş’ın ölümsüzleştirdiği bir fotoğraf karesi oluyor.

AILTON BAŞKAN’I DİNLEMEDİ

3.5 milyon euroya aldıkları Ailton’u 350 bin euroya sattılar. Yürüyecek hali yoktu. 2-3 maç ancak götürebildi, ondan sonra oynatmadım. Ailton’u oynatmayarak iktidar savaşına girmedim. Bir gün Yıldırım Demirören’e dedim ki “Başkan bir de sen konuş. Antrenmanda bile terlemiyor.'' Demirören gidip konuştu. “Ne oldu başkan dedim'' bana “Ya beni dinlemedi bile, ayağını uzattı duvara baktı'' dedi.

DAUM’U İKAZ ETTİM

Christopher Daum’u çok beğeniyordum. Bana göre mükemmel bir antrenördü. Kişiliği biraz değişikti. Futbolcuyken beni takımdan kesti. Kendisine “Ben kaptanım. Sizin yapamayacağınız şeyleri yaparım. Benimle ters düşme. Oynat oynatma problem değil. Bu tecrübe hocalıkta bana çok yaradı. Daum Beşiktaş’a 2. gelişinde yarım sezon yardımcılığını yaptım.

TIGANA’NIN HEYKELİ DİKİLİRDİ

İnsanlar nankör. Fenerbahçe’yi ben değil Tigana kalecisiz 4-3 yenseydi, yemin ederim heykelini dikerlerdi. “Fenerbahçe fatihi'' diye gösterirlerdi. Graeme Souness Fenerbahçe Stadı'na bayrak dikti diye Galatasaraylılar hâlâ onu konuşuyor. Yabancı ile yerli arasında uçurum var.

KİMSE ADAY OLMUYOR

Kimse başkan olmak istemiyor. Bence Beşiktaş için en üzücü olay bu. Yıldırım Demirören 3-4 sene şampiyon yapar da aday çıkmaz ama ortada doğru düzgün bir başarı yok. Beşiktaş 1. sayfalara çıktı ama daha çok borcuyla, vefasızlığıyla. İlerisi pek iyi gözükmüyor.

FEYYAZ İLE İŞİM OLMAZ

Feyyaz’ın Denizlispor’da beni bırakıp Beşiktaş’a gitmesini kendisine yakıştıramadım. Zeki de aynısını yaptı. Küs değilim. Düşmanlıkları unuturum ama iyilikleri unutmam. Ben onları bir yere getirdim, onların yaptıkları çok çirkindi. Konuşuyorum ama artık Feyyaz ile işim olmaz.

TEŞVİK VAR, ŞİKE YOK

Türkiye’de teşvik var ama şike olduğuna inanmıyorum. Hatır şikesi olur bazen. İddian yoksa çok fazla hırslı olmazsın. Futbolcuyken hiç hatır şikesi yapmadım. Tanju’nun “Teşvik primi aldım çatır çatır yedim'' demesi yanlıştı bence.

BEŞİKTAŞ’A GERİ GELECEĞİM

En az 10 yıl daha hocalık yaparım. Beşiktaş’a döneceğim ama bu yönetimle değil. Hocalıktan sonra arkadaşlarımızla oturup konuşacağız başkan olmak için. Futbolun içinden gelenlerden iyi başkan olur. Arkası temiz, lekesiz insanlardan iyi bir ekip kurmak gerek.


**********************

Rıza Hoca'nın ibretlik olacak anlatııklarından sonra hala bu camiada Sinan Engin gibiler yer bulabiliyorsa bu bizim utancımızdır.

-ED..

Hiç yorum yok:


http://bjktaraftarproje.com/