28 Nisan 2009 Salı

Satılık Uefa Cup Final 2009 Biletleri


Satılık Uefa Kupası Finali 2009 Biletleri

Binbir zahmetle kuralara girerek kazandığım Uefa kupası 2009 final biletlerini maç haftası İstanbul’da olamayacağım için satmak zorundayım , biletlere sahip olmak isteyen olursa benimle blog üzerinden iletişime geçebilir.

Not : Gelen mesajlardan sonra iletişim adresini yazmam şart oldu,talebi olanlar bu mail adresine başvurursa durumu kendilerine açıklayabilirim.

kartal.bafiler@gmail.com

26 Nisan 2009 Pazar

Orgazm Gibi


Tanju bezevenginin bir lafı vardı seneler önce ,"gol atmak orgazmdan daha iyidir"

Eskişehir karşısında Yusuf 'un attığı(attırdığı) gol bana bu cümlenin ne kadar doğru olduğunu seneler seneler sonra tekrar hatırlattı...Hastasıyız anasını satayım...

24 Nisan 2009 Cuma

Halka "One Minute" , Patrona "Başka Arzunuz Var mı"

Bir geldi , kedi sevdi ,camimizi gezdi ,yurtta sulh cihanda sulh dedi…Çok demokrat dediler , çok iyi niyetli şeker adam dediler, bizden biri gibi yahu dediler…

Bir hafta geçti Ermenistan’la hiçbir şartımızı kabul ettiremeden Azeri kardeşlerimizi arkadan hançerleyerek büyük ağabeylerinin isteğiyle her konuda anlaşmışız…
Afganistandan batağında can vermesi için 2.000 Türk komandoyu da göndermek üzereler…

Nerde kaldı senin “One Minute”ın , güzel ülkemin sorunu cehalet ve cahilliktir, üzülmeyi de bırakacağım yakında…

23 Nisan 2009 Perşembe

23.Nisan

23.Nisan.2009 Takım Yemeği, Bayramı bütün dünya çocuklarına kutlu olsun.

Resmin büyük halinde Holosko'nun yanlışlıkla yemeğe geldiğini görebiliriz :)

21 Nisan 2009 Salı

Beşiktaş - Bursa Maçı

Bursa Maçı

Bursa maçı hakkında,genel kabul gören maça çok kötü başladığımız,evet kötü başladık ama bence pozisyon olarak ilk yarıda yine de dengeliydik,Toraman’ın iki sarı kartını gösteren hakem kardeşimiz nedense daha net olan Bobo’ nun şutundaki ceza sahasındaki Bursalı oyuncunun elle müdahalesini görmedi.
Açık konuşayım ikinci yarı mağlubiyet bekliyordum ,o yüzden gösterilen büyük mücadele ve kaçan net gol pozisyonlarına rağmen bu noktaya gelmiş bir maçtan 1 puan çıkartmış olmayı çok da başarısızlık olarak görmüyorum.

Kırmızı kart Denizli’nin de planlarını mutlaka alt üst etmiştir, yoksa ikinci yarıya onun da hem taktiksel hem de oyuncu değişikliği açısından planları mutlaka vardı.Kırmızı kart konusunda iki çift lafımda Toroğlu & Şansal biraderlere , artık bu ikiliyi görmeye bile tahammül edemiyorum ,bu kadar taraflı çıkarcı ve Beşiktaş’tan haz etmeyen güce tapan onun bunun şakşakçısı, sözcüsü durumuna düşen ikiliye en güzel cevap yine Beşiktaş camiasından şampiyonluk ve Fortis Türkiye kupalarını alarak cevap gelecektir.

Özellikle Erman, bir hafta ak dediğine diğer hafta kara diyerek , her hafta karakterinin ince detaylarını halkın önüne sermekte.Allah bildiği gibi yapsın bize uzak olsun.

Ertuğrul Hoca’yı sahaya çıktığında alkışlamadım , tezahüratda yapmadım,benim için Bursa’ya imza attığında taraftarın Beşiktaş’a yaptığı çirkin tezahüratları kulak arkası yaptığı gün son parçasını da koparttım gönlümden,öncesi biliniyor zaten basiretsizliğinden farklı mağlup olunan Liverpoll maçı ve Metalist saçmalığı.Bize oynatamadığı futbolu Bursaya da oynatamıyor oluşunu gördükçe iyi ki gitmiş dedim içimden.

Bu maç öncesi semtimiz yine tarihi günlerinden birini yaşadı adım atacak yer yoktu , ama Köyiçindeki Tarihi Beşiktaş Köftecisi pazar günü nasıl kapatır dükkanı aklım almadı,yasal zorunluluk desem değil paramı çok acaba : )

Sivas’la ilgili ise , al başkanını vur teknik direktörünün kafasına , bu kadar antipatik şark kurnazı saman altından su yürüten çirkin hesaplar için karakterinden duruşundan taviz veren ikili ne yapsa yeridir , bakmayın bu hafta sesleri kesildi haftaya yine çıkarlar sahneye.

Umudum güçlü bir şekilde devam ediyor,Denizi takımıda inandırmış orası kesin her maç final , Galatasaray maçında turu atarız .

18 Nisan 2009 Cumartesi

Anket Sonucu.


Adnan Polat'a Ne Gönderelim ?

Soda (Hazım) 21 (39%)
Nane Limon(Kendine Getirir) 16 (30%)
Kola(Gazı alır) 11 (20%)
Tuzlu Ayran(Tansiyon açısından) 5 (9%)

Kullanılan oy sayısı: 53

14 Nisan 2009 Salı

Buna 4 Maç Ceza Verdiniz Şeref Timsalleri , Bekliyoruz!!!

Şampiyonluğa gidilen maçta bu harekete önce kırmızı kart sonrasında dört maç ceza verdiniz , fotoğrafta yer alan hakem kılıklının görmeden karar vermesine rağmen , Şimdi kan gövdeyi götürdü rengi karışık takımların maçında , Görelim Adaletinizi , Bekliyoruz....

13 Nisan 2009 Pazartesi

Şortun İçi , Şortun dışı !!


El Şortun içindeyse ; Türk örf adet ve ananeleri, belleyin bunun sülalesini , kesin biletini , bitirin futbol kariyerini...
El şortun dışındaysa ; Adelesi ağrımıştır canım..
Doberman - Sansar ve şükelası gün geçtikçe yarattığınız canavarlar tarafından kemiriliyorsunuz ,ve artık sıra bizde, sizin programlarınızda bitişinizi

ikiyüzlülüğünüzü güce tapınmaktan dolayı aşağılık yorumlarınızı zevkle seyrediyoruz.

12 Nisan 2009 Pazar

DÜNYALAR Derbisi Berabere, Azmettirici Beşiktaş :)

Ben demiyorum ,sahadaki Sabri'sinden daha fena kendinden geçen Adnan Bey diyor...
Anketimizi hemen sağ blokda başlatıyoruz....

Yorumlarda tarsus ; "luganonun tipe bak yaa :D "diyince yazmak farz oldu...


Lugano Emre Aşık'a kafayı attı dalaştı, sonra diğer futbolcular da gelince ortalık karıştı,nasıl olduysa Lugano yine Emre'nin gırtlağına yapışıp kaleye yakın aut çizgisine kadar itekleyip adamı yere attı,tam o sırada Galatasaraylı Barış'ın Lugano'ya yalandan bir top atışı ve devamında yusuf yusuf bakışı , Lugano'nun da onu kendi sıkletinde görmeyip devam etmesi,böyle maç mı olur kardeşim sokak kavgası anlatır gibi anlattık bizde :) :)

10 Nisan 2009 Cuma

Hayali İnönü Stadı Projesi!

Hayali İnönü Stadı Projesi!

Tuğrul Yenidoğan - Medyaspor

08.04.2009


Sonda söylenecek şeyi, en başta söyleyeyim, sonra da başlayayım anlatmaya:
Ortada olgunlaşmış, finansmanı sağlanmış bir İNÖNÜ STADI PROJESİ YOKTUR!
Mayıs ayında stada kazma vurulması ve YIKIMIN BAŞLAMASI SADECE HAYALDİR!
Ve en acısı, bir takım güvenceler alınmadan alelacele o stada kazma vurulmaya kalkışılırsa İNÖNÜ STADI BEŞİKTAŞ'IN ELİNDEN UÇUP GİDECEKTİR!
Bu konuda Beşiktaş'ı yakından tanımayan veya Başkan Yıldırım Demirören'i yakından tanımayan bazı meslektaşlarımız farklı şekilde konuya yaklaşabilir...
Örneğin bu gün sevgili Ercan ağabeyin Milliyet'te yayınlanan, olaya son derece "romantik" bir açıdan bakan yaklaşımı gibi...
Elbette ki saygıyla karşılıyorum...
Ama işin gerçeğine bakınca bir "offff!" çekmeden duramıyorum... Dışı seni, içi beni yakar misali...
Fazla ayrıntıya girmeyeceğim...
Sadece satır başlarıyla birkaç hatırlatma yapacağım...
Anıtlar Yüksek Kurulu önünde bekleyen bir İnönü Stadı Projesi var mı?
Evet var... Ancak 42 Bin kapasiteli bu yeni projenin finansmanının nasıl sağlanacağından Başkan Demirören haricinde kimsenin haberi yok... İnanmıyorsanız, canınızın istediği yönetim kurulu üyesini arayın, sorun... Bakın, ne cevap verecekler... Hatta 2-3 yönetim kurulu üyesini arayın, aldığınız cevapları karşılaştırın... Bayağı eğlenceli oluyor...
Ha, komisyon üzerine çalışan bir takım kişilerin bu projeye bulaştığını ve Başkan'ı kafakola aldığını söyleyenler de oldu... Ancak o isimler, şimdilik bende kalsın...
Bir de unutmadan not düşeyim... Fulya'nın açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül altını çizerek "stadın en fazla 38 Bin kapasiteli olarak projelendirilmesi gerektiği" üzerine uyarıda bulundu... Cumhurbaşkanı'nın önerisine uyuldu mu? Görünen o ki, hayır!
Beşiktaş'ın mevcut mali yapısı, gerekli izinler elde edilse de böyle bir projeye uygun mu?
Ne yazık ki, HAYIR! Beşiktaş bu sezon öyle veya böyle stadyumdaki locaların tümünü satmış. Yaklaşık 2.5 Milyon USD gelir elde etmiş... Sattığı kombine sayısı yaklaşık 11 Bin... Maç hâsılatıyla birlikte, yıllık toplam seyirci hâsılatı 20 Milyon TL. civarında...
Stadyumun yıkılması demek, en az 2 sezon boyunca kulübün bu gelirden mahrum bırakılması demek...
Mevcut borç durumu buna uygun mu? İsterseniz bir örnek vereyim, cevabını siz bulun:
Veresiye alındığı için birkaç misli bonservis bedeli ödenmek zorunda kalınan Fabian Ernst'in ilk transfer taksidi (daha 5 kuruş ödenmedi) gelecek sezonun başında ödenecek... Şampiyonlar Ligi'ne kalarak oradan gelecek gelir hesaplandı ve böyle bir vade yapıldı. İkinci taksit 2010'un Şubat ayında... Hayırlısıyla yeni Beşiktaş Başkanı kim olursa, o ödeyecek!
Yayın geliri, forma reklam geliri vs. vs. de yok... O gelirler ileriye dönük çok uzun yıllar için çoktan kullanıldı...
Böylesine bir tabloda, mevcut bütçeye (-) 20 Milyon TL. daha eklemek mümkün müdür? Ne diyeyim, cevabını siz verin...
Beşiktaş önümüzdeki sezon maçlarını Anadolu'da oynayabilir mi?
Bu fikrin, huyunu suyunu çok iyi bildiğim Sayın Başkanın, üzerinde hiç düşünmeden, herhangi bir planlamada bulunmadan, aklına estiği gibi o anda söylediği bir şey olduğunu düşünüyorum...
Beşiktaş bırakın Anadolu'da oynamayı, Anadolu diye Kadıköy'de Saracoğlu stadyumunda oynasa bile 3000. seyirci ortalamasını geçemez... Bunun aksini düşünen, Beşiktaş'ı ve Beşiktaş taraftarını tanımıyor demektir.
Beşiktaş, son Mohikan gibi, Türk sporunun son "ULUSAL SEMT TAKIMI"dır...
Taraftar semtte toplanacak, iki kadeh içecek, sonra şarkılarla, türkülerle ağaçlı yoldan stada akacak...
Değiştir güzergahı, maça gitmez...
Bakın size bir örnek daha vereyim...
1994-95 sezonu... Daum'lu Beşiktaş şampiyonluğa gidiyor... Şampiyonluk turunu attığı Gaziantepspor maçının bir hafta öncesi, bir İstanbul takımı Zeytinburnuspor ile oynayacak...
Karşılaşma Zeytinburnuspor-Beşiktaş karşılaşması ya, Zeytinburnusporlu yöneticiler uyanıklık yapıyor... Maçı İnönü'de oynamak istemiyorlar... Karşılaşmayı Fenerbahçe stadında oynayacaklarını açıklıyorlar...
Öyle ya Kadıköy'deki stadın maraton ve numaralı tribün kapasitesi neredeyse İnönü'nün iki misli...
O hafta sonu, koşar adım şampiyonluğa giden Beşiktaş'ı yaklaşık 3 Bin kişi izlemeye geliyor... Sadece 3 Bin kişi...
Kıssadan hisse ne midir? Şudur: Geçici bir süre için bile Beşiktaş'ı semtten koparırsanız, şah damarını kesmiş olursunuz...
Geçmişi iyi bilerek ve edinilmiş tecrübeyle sabittir!
Gelelim, "İNÖNÜ STADI BEŞİKTAŞ'IN ELİNDEN UÇUP GİDER Mİ?" meselesine...
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz... Aylardır o bölgenin bir KONGRE VADİSİ olarak düşünüldüğü, "DÜNYA BAŞKENTİ İSTANBUL" projesiyle birlikte değerlendirildiği, stat yıkılırsa bir oldubittiye getirerek Beşiktaş kulübüne stat yapması için bir başka arazi gösterileceği duyumları geliyor... Hem de oldukça emin kaynaklardan... Hem de bu işi planlayanlara oldukça yakın yerlerden...
Atıf Keçeci, bana yaptığı açıklamalarda "Hükümetle kulüp arasında bir ihtilaf olduğunu hissettim" dedi...
Dilimize yerleşmiş "İşini bilmeyen çavuşlar, döner ...... avuçlar!" diye bir deyim vardır...
Biliyorsunuz, son yerel seçimlerden önce Sayın Başkan Demirören yakın çevresine "Beşiktaş'ı AKP alacak. En güçlü durumda onlar!" diye bir öngörüde bulundu...
Tuttu, aslında Beşiktaşlı dahi olmayan Sibel Hanım'ı birkaç maç yanında taşıyarak desteğini gösterdi... Siyah-beyaz kaşkol falan taktırdı...
Sonunda ne oldu? Seçimi %69 gibi rekor bir oranda oy alan CHP adayı İsmail Ünal kazandı... Sibel Hanım'a 3 mislinden fazla fark attı...
Fenerbahçe böyle işlere bulaştı mı? Hayır...
Galatasaray böyle işlere bulaştı mı? Hayır...
Ama maalesef Beşiktaş bulaştı...
Hem de "Beşiktaş etiği, Beşiktaş duruşu" sözlerini konuşmalarından eksik etmeyen Sayın Başkan Demirören eliyle...
"Beşiktaş etiği, Beşiktaş duruşu"nu defalarca sergileyen Beşiktaş büyüklerinin kemiklerini sızlatarak...
Bu konuda da bir örnek vereyim isterseniz...
Yıl 1946... Ülkede ilk demokrasi denemesi gerçekleşiyor... Çok partili ilk seçimler yapılacak...
Beşiktaş'ın "Baba Hakkı"sı Hakkı YETEN, CHP'den Beşiktaş Belediye Meclisi'ne aday oluyor...
Aday olurken, Beşiktaş kulübüyle tüm ilişkisini kesiyor... Olması gerektiği gibi...
Beşiktaş kulübü hiçbir şekilde Hakkı Yeten'i destekler bir girişimde bulunmuyor... Herhangi bir açıklama yapılmıyor, herhangi bir fotoğraf verilmiyor...
Yeten, politika macerası sırasında Beşiktaş maçlarına gitmiyor... Çok sevdiği Beşiktaş'ını izlemeyi doğru bulmuyor...
Yeten'in politika serüveni çok kısa sürüyor...
Seçilemiyor...
Aradan 4 yıl geçiyor... Beşiktaş bir seri karşılaşma oynamak üzere meşhur ABD yolculuğuna çıkıyor...
Yer yerinden oynuyor...
Dönüşte, iktidara yeni gelen Demokrat Parti'nin lideri ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar Beşiktaş'ı kabul ediyor... Beşiktaşlı futbolcular ve idarecilerle fotoğraf çektiriyor...
Hakkı Yeten kafile 2. Başkanı...
Kenarda duruyor... "Ben 4 yıl önce CHP'den aday oldum. CHP üyesiyim. O fotoğrafa girmem doğru olmaz!" diyor...
Bu duruş, Hakkı Yeten'in Beşiktaş duruşu...
Sibel Hanım'lı duruş, Yıldırım Demirören'in Beşiktaş duruşu...
Ha bir de, kaybetmeyi ve kaybettireni hiç sevmeyen, kaybedeni affetmeyen bir başka kişinin o bildik duruşu var...
Onu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim...
Peki, NE YAPMALI?
Finansmanı garantiye almadan, her türlü güvenceyi içeren anlaşmaları imzalamadan, halk diliyle PARAYI CEBE KOYMADAN tek bir kazma vurulmamalı...
Ben yürüyeyim, istim arkadan gelsin şeklinde bir maceraya girişilmemeli...
Küresel ekonomik kriz ve onun getireceği yükler çok iyi hesaplanmalı... Unutmamalı, 1939 da temeli atılan bu stat güya 1940'da tamamlanacaktı... Araya savaş ve ekonomik kriz girince ancak 8 yıl sonra 1947'de, o da yarım yamalak tamamlanarak hizmete açıldı... Yeni Açık denilen ek tribünün tamamlandığında ise takvimler 1963'ü gösteriyordu... Yani hesaplar bayağı şaşmıştı...
Stadın bir şekilde elden uçup gitmemesini güvenceye almak için, yapılabiliyorsa inşaat TRİBÜN, TRİBÜN YIKILARAK, MAÇLAR OYNANIRKEN YAPILMALI! Tıpkı Saracoğlu Stadı'nın inşaatında izlenen yöntem gibi...
İnşaatı süren bir statta 5Bin - 10 Bin kişiye oynamak, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda veya Anadolu'nun bir köşesinde ortalama 3 Bin kişiye oynamaktan çok daha avantajlıdır...
Üstelik, bir oldubittiyle stadın elden çıkması korkusu da böylece yaşanmaz...
Ha bunlar yapılmaz, sırf bir proje başlatıp, gelecek sezonu kurtaracak nakit akışlarını sağlamak amacıyla bu projeye start verilirse...
Beşiktaş'ın kalbi olan bu stada, "Benden sonrası tufan" mantığıyla yaklaşarak günü kurtarmak amacıyla kazma vurulursa...
Ve sonuçta, bu stat Beşiktaş'ın elinden uçup giderse...
Buna neden olanları ne ben affederim, ne de tarih...
İşte tüm bunları, bu nedenle yazdım... Dilim döndüğünce bazı şeyleri anlatmaya çalıştım...
"Takım şampiyonluğa giderken bunlar yazılır mı? Beşiktaş düşmanlığı yapıyorsun" diye ortaya atılanların olacağını biliyorum...
Benim lafım onlara değil...
"Bir adım atana, bir adım yaklaşarak" gerçekleştirilen Arjantin Tangosu'nu yapmayı bilmem...
Çocukluğumun İstanbul'undan geriye pek bir şey kalmadı...
Her şey acımasızca zamana yenildi ve yok oldu...
Bir tek, ilk kez 1969 yılında gittiğim o stat yerinde duruyor...
Bana, çocukluğumu, geçmişimi, heyecanımı, coşkumu, sevgimi hatırlatıyor...
Hep orada durmasını istiyorum...
Bugün ve daima...
Nefes aldıkça...

Tuğrul Yenidoğan

7 Nisan 2009 Salı

Şeref Bey Ödülleri.

Beşiktaş camiası içerisinde çok saygın bir konuma sahip Serencebey Dergisini'de çıkartan Aktif Beşiktaşlılar Oluşumu Şeref Bey Ödülleri'nin 3.sünü veriyor.

* * * *

Serencebey,
‘Şeref Bey Ödülleri’nin 3.sünü
BJK’ye katkı sağlayan derneklere veriyor

Serencebey Gazetesi tarafından düzenlenen ve bu yıl 3.sü verilecek olan “Şeref Bey Ödülleri”nin sahipleri, kurulduğu günden bu yana Beşiktaş’a katkı sağlamış 115 Beşiktaşlı dernek arasından seçilecek. Ödüller, 02 Mayıs Cumartesi günü The Ritz Carlton İstanbul’da yapılacak törenle sahiplerine takdim edilecek.

Aktif Beşiktaşlılar Oluşumu tarafından yayınlanan Serencebey Gazetesi, başta Beşiktaş Jimnastik Kulübü olmak üzere Türk sporuna katma değer sağlayan isimlere ve kurumlara hem hizmetlerinden dolayı, hem de teşvik amacıyla düzenlediği “Şeref Bey Ödülleri’nin üçüncüsünde, “Beşiktaş’a Katkı Sağlayan Dernek”leri ödüllendirecek.

Almanya’dan Uzunköprü’ye, İsveç’ten 100. Yıl Beşiktaşlılar Derneği’ne kadar; Beşiktaş için kurulmuş 115 derneğe çağrı yapan gazete, dernekleri kuruldukları günden bugüne kadar Beşiktaş’a yaptıkları katkılarla değerlendirecek. 2 Mayıs’ta yapılacak ödül törenine katılmak isteyen BJK derneklerin, 10 Nisan cuma gününe kadar, BJK’ye katkı projelerini Serencebey Gazetesi’ne ulaştırmaları gerekiyor.

Adını Beşiktaş Futbol Şubesi kurucularından Ahmet Şerafettin Bey’den alan “3. Şeref Bey Ödülleri”nin sahiplerini, başkanlığını İstanbul Üniversitesi eski rektörü Mesut Parlak’ın yaptığı bir jüri saptayacak. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Sezgin, BDDK Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Al, BJK Yönetim Kurulu Üyesi Levent Erdoğan, Altın Borsası Başkan Yardımcısı Oğuzhan Aloğlu, Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan gibi isimlerden oluşan jüri tarafından saptanacak ödüller, 2 Mayıs Cumartesi günü The_Ritz Carlton İstanbul’da düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek.

2005 yılında kurulan Serencebey Gazetesi, Beşiktaş’ın 106 yıllık şanlı tarihini ve kulübü bugünlere getirenleri anlatmayı, düne ve bugüne bakıp gelecekle ilgili projeksiyonlarda bulunmayı, Türkiye’nin gerçek anlamdaki ilk sivil toplum örgütü ve ilk spor kulübü olan Beşiktaş için profesyonel veya amatör olarak çaba harcayan Beşiktaşlılar’ı ödüllendirmeyi hedefliyor.

ŞEREF BEY" ÖDÜL JÜRİSİ

Mesut Parlak (Başkan)
İstanbul Üniversitesi
E. Rektörü

A. Bülent Çağlar
Serencebey
Genel Yayın Yönetmeni

Ahmet Ertürk
TMSF
Başkanı

Ajlan Sözütek
Finans Emeklilik
Genel Müdürü

Ali Gültiken
Sabah Gazetesi
Yazarı

Cem Yalçınkaya
Akportföy
Genel Müdürü

Cengiz Biçer
Altınbaş Holding
CEO

Cüneyt Sezgin
Garanti Bankası
Yönetim Kurulu Üyesi

Erkan Akdemir
Cisco System
Genel Müdürü

Erkan Çelik
Beykent Üniversitesi
Mütevelli Heyet Üyesi

Fazıl Ulaşan
Harp Akademileri
Genel Sekreteri

Fehmi Özkan
Art Grup
Yönetim Kurulu Eş Başkanı

Ferhat Kalsın
Arkon İnşaat
Yönetim Kurulu Başkanı

Hüseyin Al
BDDK
Yönetim Kurulu Üyesi

Levent Erdoğan
BJK
Yönetim Kurulu Üyesi

Metin Keçeli
BJK
E. Yönetim Kurulu Üyesi

Mustafa Çağan
Microsoft
Genel Müdür Yardımcısı

Oğuzhan Aloğlu
Altın Borsası
Başkan Yardımcısı

Orhan Ertanhan
TSYD
Genel Sekreteri

Serdar Tunçbilek
Vakıflar Bankası
Yönetim Kurulu Üyesi

Tamer Kıran
Kıran Holding
Yönetim Kurulu Başkan V.

Tayfun Küçükoğlu
Betek Boya
Genel Müdürü

İsimler alfabetik olarak sıralamıştır.

5 Nisan 2009 Pazar

EMNİYETte Değiliz !!
























Çok ama çok güzel başladık maç gününe,Barbaros’tan takım otobüsünü görüp Kazan'ın önün kadar refakat ettik,bin bir eğlenceyle ve coşkuyla,100.yılda bile göremediğim bazı anlar yaşadık,çoluğunu çocuğunu kapan akmıştı Beşiktaş'a .

Herkes neşeli herkes keyifli.
Kazan'ın orda otobüsü bıraktım ve iki şişe bira içtim acele tarafından çünkü dilim damağım kurumuştu,biradan sonra maçın başlamasına 40 dakika kaldığını fark ettiğim için hızla stada doğru yola koyulduk kalabalıkla beraber.

Dolmabahçe Sarayı'nın önüne geldiğimde birden yerlerde yatan aksıran tıksıran ve nefes almakta zorlanan çocuklar gördüm , millet isyanlarda , daha sonra ilerlemeye çalışanlara panzerden tazyikli su sıkıldı bu esnada maçları beraber seyrettiğimiz bir abimiz hem biber gazını yemiş birde üstüne tazyikli su sıkınca yere kapaklanmış kalkarken de oradan geçen bir araba çarpmış,içerde tribüne geldi baştan aşağı sırılsıklam diz kapağı kan içinde bu adam takribi 50 yaşında bir Beşiktaş sevdalısı emniyet bunu reva görmüş kendisine.

Dolmabahçe 'de ilerlemeyi beklerken kucağında çocukları ile maça gelenleri gördüm ve bir kere daha lanet ettim,arada futbolun kaç kişiyle oynandığını bile bilmeyen gezmeye tozmaya çıkmış vatandaşlarda aldı nasibini ,biber gazıda lanet bir şeydir bu arada bu aklı evveller daha önce taraftarın kaçıp dumandan zehirden kurtulamayacağı kapalı alt tribüne BJK-FB derbisinin devre arasında da biber gazı atmışlardı,kim soydu portakalı diyene kadar telef olmuştuk,aklı başında bir insanın bu gerizekalıca davranış şekillerini kabul etmesi mümkün değil.
Günümüzü gecemizi rezil etti bu bizleri korumakla görevli dengesizler.Bunların başındaki adam olan Celalettin Cerrah adlı amirlerini de yeterli eğitimi ve saygıyı veremediği için ayrıca kınıyorum.

Düşünüyorum düşünüyorum durduk yere neden akın akın maça girmek için gelen kalabalığa haçlı ordusu muamelesi yaptılar anlam veremiyorum kalabalıktaki genel kanı belediye seçimlerinde muhalefet partisinin ilçede %70 ile tekrar belediyeyi kazanması dillendiriliyordu,çokda mantıksız gelmedi aslında .
Aslında anlatacak çok da şey yok ne yazık ki ülkemizde normal karşılanıyor bu tür olaylar , kaç gün geçti televizyonlar gazeteler manşet üstüne manşet attılar görüntüler en ince detayına kadar yayınlandı en azından şu kendini Bruce Lee zanneden sahte delikanlı kamile bir ceza verselerdi ya,nerdeee !

Devamı Gelecek...


2 Nisan 2009 Perşembe

Kartal Yuvaları…

Hakan AKSOY



Kartal Yuvaları…

Öncelikle Demirören yönetiminde yer alan ve Kartal Yuvalarını yurdun dört bir yanında faaliyete geçiren Sn.Hakan AKSOY’a teşekkürü borç bilirim.Bugün açılan Bağdat Caddesi Kartal Yuvası ile birlikte 30. Kartal Yuvası’da açılmış oldu,ve bu son açılan Kartal Yuvası İnönü Stadının altındaki Kartal Yuvasından sonraki en büyük metrekareye sahip ikinci mağazamız.

Demek ki taraftarlarımızdan gelen talepler dikkate alınıyor ve ihtiyaç duyulan bölgelere gerekli mağazalar açılıyor,yönetimin içerisinden biri bu işe gönül vermiş çaba gösteriyor,eh bende bunun üzerine Kayseri maçı öncesi taraftar olarak çok sayıda formam olduğu için en azından
Bir atkı bir bere ikilisini almayı düşünüyorum.

Haydi hayırlı uğurlu olsun.

http://bjktaraftarproje.com/