Hıncal Bey anlamak için kendini zorlama, senin için zaman kaybı .
Hıncal Bey yine bu aralar sıkıntıdan olsa gerek hiç bilmediği bir konuya bodoslama dalmış,ama o kafayla daldığı yerden çıkması zor.
Aşağıda yazdığı yazı var;
Savcılar nerde?
İzmir Kordon''da yürürken dondum kaldım. Bu kentte Cumhuriyet Savcıları yok mu?.. Bu savcılar Kordon''da yürümez mi?.. Benim gördüğümü görmezler mi?
Beşiktaş''ın resmi mağazasının İzmir şubesi, kentin en güzel, en pahalı, hemen her İzmirli''nin önünden geçtiği bir yerde. Helal olsun.
Olsun da, o vitrinin tam göbeğinde sergilenen, mankene giydirilmiş eşofman ne?..
Üzerinde "Ölüm ve Yaşam" yazıyor.
Üzerinde "Ölüm ve Yaşam" yazıyor.
Sporda "Ölüm" lafının ne işi var, İzmir''in savcıları? Ne işi var?
Bu ülkede "Sporda şiddet yasası" var. İzlemekten, uygulamaktan sorumlu olduğunuz. Bu yasa, futbolda şiddetin ölüm boyutlarına gelmesi üzerine çıktı. Şiddete engel olsun diye. Süs olsun, mevzuat kitaplarında kalsın diye değil. Ben mi uygulatacağım yasayı, yoksa sizler mi?.
Doğrudur... Bu eşofman Beşiktaş''ın resmi, damgalı üretimi. Her mağazasında var. Ama oralar bu kadar meydanda, bu kadar can alıcı yerde, bu kadar yasalara meydan okur şekilde teşhir edilmiyor. İstanbul Savcıları "Görmedik" diyebilirler. Ama İzmir''deki eşofman, savcıların hemen her gün geçtikleri Kordon''da meydan okuyor, yasaya, yasa koyanlara ve yasayı yürütmesi gerekenlere... Hani eylem?
* * *
Şimdi de Hıncal Bey'in gördüğü sloganı camiaya kazandıran Yıldıray Abi'nin Penche'de ki konu hakkında Hıncal Bey'e anlama garantisi olmayan cevabı;
Ben Pençe''nin kurucularından biriyim.
7 yıl önce Pençe''nin hayata geçtiği günü hatırlıyorum. Bir gece vakti, Cengo''nun bir arkadaşının bürosunda kafa patlatılıyor, tartışılıyor; bir yandan da iş yürüyor. "Siyah Beyaz Ölüm Yaşam" diyor Cengo. "Sloganımız bu olsun." Seviyoruz, benimsiyoruz. Pankart yaptırıp ellerimizle asıyoruz İnönü''ye. Oradan yayılıyor, önce tezahüratlara giriyor, sonra tişörtlere, montlara yazılıyor.
Siyah Beyaz çocukluğumuzun sonbaharındayız. Beşiktaş bizim için şampiyon olmak, futbol, "nassı koyduk" falan değil. Ne peki?
Biraz, yaşamı karşıtlıklarıyla olduğu gibi kabul etmek,
Biraz "yenilsen de yensen de...",
Biraz "hep böyle oynayın canımızı verelim".
Biraz küçükken elimizden tutup tribüne götüren tribün arkadaşımız;
kaybettiğimiz babamız.
Biraz Pençe''nin fikir babası, gencecikken kanatlanan Deniz.
"Ying ve Yang" biraz.
Deniz''le morgda vedalaşıp Fener''e 3 attığımızda İnönü''nün göklerine yükselen balon, beyaz ölüm,
O golün ardından Algan''la göz göze gelip sen de gördün mü der gibi bakışmak
siyah yaşam.
Kimselerin oy vermediği partiye oy vermekte buluşmak, "beyaz".
Sınıfın tek Beşiktaşlı öğrencisi olmak, "yaşam"ı öğrenmek.
Cumhuriyet değil, semt takımı olmayı seçmek, "ölüm"ü sevmek,
Tüm renkleri barındıran beyazın huzur bulduğu yer de "siyah".
"Hepimiz Muhsin Ertuğrul''uz."
"Çarşı Nükleere de Karşı"
"Yeter, Karadeniz Kanserden Ölmesin Ulan"
"Hepimiz Hrant Dink''iz"..diye pankart açan tribünün çocuklarıyız biz. Ölümü, avucumuzun içi gibi biliriz; yaşamı da aşkla severiz.
"Seni sevmeyen ölsün" diyen başkanımız da olmadı, tezahüratımız da.
Doğrusu, "Siyah Beyaz ÖlümYaşam "ı anlasanız şaşardım sayın Uluç. Size "rerere rarara gaassaray gaassaray cimbombom" derinliğinde günler dilerim.
Saygılar
Yıldıray Şahinler
1 yorum:
mükemmel bir cevap olmuş
Yorum Gönder