24 Mayıs 2007 Perşembe

Tigana gidince…


Tigana gidince…
Ancak geçmiş tecrübelerimize dayanarak biliyoruz ki Tigana gittiğinde herşey sıfırdan başlayacak. Ve bunun nedeni yeni gelecek teknik direktör olmayacak.


NTVSPOR
Güncelleme: 12:06 TSİ 19 Mayıs 2007 Cumartesi

Romalılar Mısır’ı işgal ettiklerinde olağanüstü bir tarım ve vergi sistemi edindiler; Yunanistan’a girdiklerinde ise idare bilimini ve felsefeyi. Roma hukukunu kullanan Avrupalılar, kişilerin mallar ve insanlar üzerinde istediği gibi ve acımasızca tasarruf yapma hakkına ait sorunu İslam hukukuyla tanıştıktan sonra çözdü. Kağıt Avrupa’ya İslam devletinin Çin medeniyetiyle tanışması sonrası girdi. ABD, Hitler’den kaçan Alman bilim adamları sayesinde dünyanın en önemli üniversitelerine sahip oldu. Biz kanunlarımızı Avrupa devletlerinin kanunlarından adapte ettik. Ve Atatürk, ulusuna “muasır medeniyetler seviyesini” hedef olarak gösterdi. Bütün bunlar medeniyetler diyaloğunun kazandırdıklarının sadece birkaç örneği.




Beşiktaş bu anlamda Türkiye’nin şanslı kulüplerinden biri olmalı. Kulübün son 15 yılına baktığınızda olağanüstü bir kültür zenginliği kazanmış olduğu tahmininde bulunabilirsiniz; değiştirdiği 10 kadar teknik adamın Avrupa’nın farklı bir ülkelerinden geldiğini ve farklı futbol kültürlerini temsil ettiğini düşünürseniz. Bunların hepsi kendi ülkesinin futbolu ve kültürünün özelliklerini birebir taşımasa da zengin bir karışım oluşturdukları muhakkak.



Dolayısıyla, Feldkamp, Daum ve Briegel’den Alman, Scala’dan İtalyan, Milne ve Toschak’ten İngiliz, Lucescu’dan Balkan ve yine İtalyan, Del Bosque’den İspanyol ve nihayet Tigana’dan Fransız sistemini ve futbolunu öğrenmiş bir kulüpte olağanüstü bir birikim olduğu sonucuna varabiliriz. Ancak neden kulağıma bu kadar güzel gelen bu düşüncenin doğru olduğuna inanmıyorum ki??!!

Gerçek şu ki, Beşiktaş yönetimleri kendilerine doğru soruları soramadıkları için bunların toplamında elde edebildikleri sadece bir hiç! Avrupa Birliği’ni arkasındaki milyonlarca sayfa çalışmadan bağımsız olarak, basit emellerle suçlamakta ve küçümsemekte direnen, kültürlerarası paylaşımdan kazanılacakları ve değişen dünyayı anlamakta zorlanan nice insanımız olduğu gibi, Beşiktaş yöneticileri de, Avrupa’nın bu hatırı sayılır teknik adamlarını -tüm birikimlerinden ve deneyimlerinden bağımsız olarak- kalın kafalı, maddiyatçı, futboldan ve futbolcunun yeteneklerinden anlamayan insanlar olarak görmekte inat etti bugüne kadar. Evet, yönetimler aynı insalardan oluşmuyordu ama zihniyetleri aynı fabrikanın ürünüydü.

İşin garibi, Beşiktaş’ın seçimlerinin arkasındaki araştırmalar sağlıklıydı ki, seçilen teknik adamların herbiri sadece futbol bilgisi ve başarılarıyla değil sağlam kişilikleriyle de ün yapmıştı. İçlerinden neredeyse hiçbiri kaprisli, maddiyatçı ve geçimsiz olduğu için ayrılmamıştı eski kulüplerinden.

Peki neydi Beşiktaş yönetimlerinin anlamadığı?

Gelen teknik adamların ne tür problemler yaşadığını analiz ederseniz çıkan sonuçların az çok benzer olduğunu göreceksiniz:

Yönetimin işlerine karışması,
Çabuk ve geçici başarılar beklenmesi,
Ellerine verilen, özellikle yerli oyuncuların, altyapı yetersizlikleri,
Basından gelen çelişkili ve hakarete varan eleştiriler

Kimi yöneticiler ilk başlarda, biraz da kendi seçimlerini yükseltmek için, bu teknik adamların arkasında olduklarını, kalıcı başarılar bekledikleri için uzun vadeli çalışmak istediklerini söylese de, kafalarını sözleri kadar değiştirmeyi başaramadıkları için uygulamalar ve sonuçlar hep aynı kaldı.

Tigana -sadece giderken değil- sezon boyunca neler dedi ısrarla? Satır aralarını okudunuz mu hiç? Sürekli tekrarladığı ama yeterince çarpıcı bulunmadığı için ilgili haberin başlığına konulmayan ifadeler arasında şunlar hep vardı:





Yardımcılarımı bana sormadan görevden aldılar,
Yönetim benim arkamda durmuyor, bazı yöneticiler aleyhime çalışıyor
(Özellikle “sabah öptüğüm insanın arkasından kötü düşünmem” cümlesi tokat gibi bir dersti herkese)

Türkiye’de 19-20 yaşına geldiği halde altyapısını tamamlayamamış çok fazla oyuncu var,
Altyapının başındakilerden aylardır randevu alamadım, zaten sürekli değiştiriliyorlar
Medyada benim transferlerden komisyon aldığımı iddia eden insanlar var

Düşünün ki, Tigana Fulham ile olan mahkemesi sonuçlanmadan takım çalıştımayan, bu arada boş durmayıp Afrika’ya yardım taşıyan, Beşiktaş’lı futbolcuların taksitleri geciktiğinde kendi cebinden ödeyen, kendi tazminatından vazgeçen ve yardımcıları mağdur olmasın diye tazminatlarını kendi karşılayan bir insan. Ancak bunlar bile herşeyi ondan daha iyi bilenler tarafından (!) karalanmasına engel olamadı. Acaba ona namus dersi vermeye kalkışan bu insanlar bunların hangisini yapmaya cesaret edebilirdi?

Herşeyi bilen medya…

Bir de medya faktörü var tabii. Son zamanlarda iyice trajikomik hale geldi medyada yazılanlar. Sezon boyunca “pasif, beceriksiz” olan Zico “sabırlı, karakterli” bir adam oluverdi üç günde. Oyunu okumayı bilmeyen, “ezik!“ Tigana, Türkiye’ye gelen sayılı değerlerden oldu aynı kişilere göre. Kimine göreyse futbolculara büyük katkısı olan Tigana, bir haftada “dereyi görmeden paçayı sıvayan, büyük konuşan” bir adam oldu.

Öyle ya, Zico da Gerets de Tigana da burada yepyeni bir karaktere kavuştular. Futbola yeni bir bakış açısı kazandılar. O zavallı tecrübelerinden sonra gerçek yöneticilerle ve gerçek bir ligde deneyim kazandılar.

Madem biz onlardan daha iyisini bildiğimizi düşünüyoruz, neden bizim Şampiyonlar Ligi, Dünya Kupası vb kaldıran futbolcularımız ve tekink direktörlerimiz yok, hiç düşündünüz mü?

Anlayamıyoruz…

Sonuçta anlayamadığımız şu;

Bir teknik direktör, tek başına başarının ya da başarısızlığın nedeni olamaz. Hele kısa vadede kesinlikle olamaz. Çünkü bir takımı başarıya götüren etkenler çeşitlidir ve bir bütündür. Örneğin;

Futboldan anlayan, kendi söylediklerini iyi anlayan ve iyi anlatan, çalışılan ülkenin kültürünü bilen, hatta bu konunun bir numarası Cruyff’a göre, teknik direktörle zıt karakterli yardımcıları olması,
Futbolcunun kafasının rahat olabilmesi için onları iyi anlayan, dertlerini çözebilen ara yöneticiler olması, bunların kaprisleriye değil karakterleriyle öne çıkan insanlardan seçilmesi,
Altyapının başında deneyimli ve birden fazla (farklı bakış açısına sahip) hoca olması,
Oyuncu tercihlerini, kapılarını çalan menecerlerin sunduklarından değil, kendi uzun vadeli araştırmalarına göre yapacak yöneticiler olması,
Takımdaki ücret dengelerinin doğru yapılması, oyuncunun istediği fiyat ile ederi arasında denge olması,

Bunlardan sadece birkaçı.

Bunların hangisinin Beşiktaş’ta olduğunu bana söyleyebilir misiniz? Bana göre hiçbiri. Bu nedenle de Beşiktaş’tan uzun vadeli başarılar beklenmesi hayalden öte bir şey değil. Bugün ikinci olmak, hatta şampiyonluğu kazanmak büyük bir başarı gibi görünebilir. Ancak geçmiş tecrübelerimize dayanarak biliyoruz ki Tigana gittiğinde herşey sıfırdan başlayacak. Ve bunun nedeni yeni gelecek teknik direktör olmayacak.

Çünkü Beşiktaş bir proje üretmiyor. Türkiye’de ikincilik başarısızlıktır gibi laf salatalarını rafa kaldırıp, bu sezondan elde edilen kazançlara odaklanılmıyor. Serdar ve Bobo’nun gelişiminin arkasındaki nedenler irdelenmiyor.

Geçenlerde okuduğum bir makalesinde Roger Garaudy şöyle diyor: “Hakiki diyalog, ancak herkes başlangıçta başkasından öğreneceği bir şey olduğuna kesinlikle inandığı zmaan gerçekleşir. Ancak herkes diğer insanı, -kendisinin tam anlamıyla insan olması için- kendisinde bulunmayan taraf olarak görüp, buna kesinlikle inandığı zaman var olur.”

Hiç yorum yok:


http://bjktaraftarproje.com/