İnsan Manzaraları...
ARİF KIZILYALIN
Cumhuriyet
Turkcell Süper Lig'de garip bir son hafta yaşadık... Dayanaksız iddialar, kavgada söylenmeyecek sözler, demeçler, yorumlar, ani istifalar, sürpriz ayrılıklar, protestolar, sevinç ve gözyaşları... Ne arasanız vardı ligin kapanış 90 dakikalarında. Nereden başlasak ki!.. Şampiyonun kupa töreninde kulüp başkanının, kupayı vermeye gelen federasyon yönetimine dostluk elini uzatmayışından mı söze girelim?
Yoksa futbolun patronu Haluk Ulusoy 'un şampiyon takımın maçını yarıda bırakıp stattan ayrılışından mı söz etsek garipliklerdosyasını aralayıp... Ya da şampiyon takımın ulusal futbolcusu Tuncay 'ın tribünlerin küfürlü tezahüratına kendini kaptırıp, "Kartalım nerede, Cim - Bom nerede" naraları atışını mı aksettirsek kamuoyuna?
Belki de 5149 sayılı (*) (**)yasanın bir numaralı uygulayıcısı İstanbul Valisi Muammer Güler 'in şeref tribününde maytap yakıp yasayı şaka yollu da olsa 'delmesini' mi gündeme getirmeli!
Ama inanın ki bunlar en masumu son hafta görüntülerinin!
Asıl ligin alt sıralarındaki maçlar öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşananlar var ki bir futbolsever olarak bir sporsever olarak yüzümüzü kızartmaya yetip artıyor bile...
Son haftadan insan manzaraları turuna Antalya'dan başlayalım... Bu ülkede 3 büyüklerin transfer listesinde tavan yapan yıldız bir futbolcunun, Ali Bilgin 'in takımı Antalysapor'u yazgı maçında 3-5 bin Avro için yalnız bırakışı...
Acaba Ali Bilgin bırakın bundan sonra Antalyaspor formasını giymeyi, tatil için bile Antalya'ya gönül rahatlığıyla gidebilecek mi? Ya da Antalyaspor'un " şovmen " teknik direktörü Yılmaz Vural 'a ne demeli? Kendi takımıyla uğraşacağı yerde TV'lerdeki şov programlarına katılıp, "Fener'i uçururum, Beşiktaş'ı şampiyon yaparım" demek, sonra da takımının küme düşüşünü "Adam gibi geldik, adam gibi gittik" diye yorumlamak ne denli etik? Keza sahadan 3-1 galip ayrılan Gençlerbirliği'nin genç futbolcularına saldırmak spor anlayışında var mı? Maç 2-1'e geldiğinde naklen yayın kablolarının kesilmesini kim örgütlemiş olabilir? Peki ya başkent nasıl tamamlamıştı son haftayı?
Örneğin bu ülkede en çok saygı duyduğum teknik direktörlerden Mesut Bakkal 'ın düşme hattındaki Antalyaspor'la oynanacak maç öncesi istifasını G.Birliği yönetimine vermesi, bu karar sonrası küme düşme hattındaki tüm takımların "gerilmesi"ni nasıl anlatacağız "temiz futbol" isteyen milyonlara? İstifaların gerçek nedenini nasıl öğreneceğiz? Şimdi fısıltı gazetelerinde duyduklarımızı satırlara döksek şık durur mu?
Ya Adapazarı'ndaki Sakaryaspor - Ç.Rizespor maçının son 5 dakikasının nasıl "al gülüm ver gülüm" tamamlandığını gören var mı? Şu cep telefonu icat olmasaydı, Gençlerbirliği'nin Antalyaspor'u 2. Lig'e gönderdiği haberi Sakarya'ya ulaşmasaydı acaba sahadaki 22 futbolcu yan paslarla tamamlar mıydı maçı? Keza Vestel Manisa - Denizlispor maçının son bölümünün "Ege dostluğu" adına "oynanıyormuş gibi" tamamlanması...
Denizli Başkanı Ali İpek 'in 'İpek gibi ince' sözleri! Evet, öküz altında buzağı arayanlardan değiliz, olamayız da... Mutlaka hangi skor kimin işine yarıyorsa korumak ister. Buna da saygı duyarız ama " Şu futbol bu ülkede biraz daha mert oynanabilir mi " diye düşünmekten de geri kalamıyoruz fair - play'i savunan grup olarak...
Neyse! Yaşandı ve bitti bu lig. Umarız gelecek sezon futbolun makyeveylist felsefesinden biraz uzaklaşır ve bu sporu "oyun" olarak görür, alın teri dökenleri gönül rahatlığı ile alkışlarız...
(*) 5149 sayılı sporda şiddeti önlemeye ilişkin yasa (Madde 11): Spor alanlarında her türlü silah, kesici alet, sis bombası, ses bombası veya 'MAYTAP' gibi patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı maddeler.. bulundurulamaz.
(**): Sakarya-Beşikaş maçında alana yaş günü kutlamalarında kullanılan (söz konusu tip) maytaplardan atıldığı için Adapazarı ekibine saha kapatma cezası verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder