30 Ekim 2008 Perşembe

The Black Eagles of the Bosporus

(FIFA.com) Wednesday 29 October 2008

Besiktas, the oldest sports club in Turkey, traces its origins to the autumn of 1902, when a group of 22 young men began gathering for physical exercise on certain days of the week in the Istanbul suburb which gives the club its name. Football was not part of the equation to start with. The young men kept their bodies and souls in shape through gymnastics, wrestling and weight-lifting.
In spite of a general ban on sports clubs and severe restrictions on freedom of association under Sultan Abdulhamit the Second, Besiktas Jimnastik Kulübü - Besiktas Gymnastics Club – was officially founded under a special permit just a year later. The membership roll increased dramatically and rapidly, until the club was officially re-founded on 13 January 1910 as Besiktas Osmanli Jimnastik Kulubü on the repeal of the laws prohibiting clubs.
A few months later, football clubs Validecesme and Basiret merged with Besiktas, making football the most important discipline at the club in just a few short weeks. A curiosity dating from the early years is that Besiktas, as the only sports club in the country at the time, occasionally played as the Turkish national team, and are thus the only club to incorporate the national flag on their emblem.
The history of the Black EaglesIn the 1940s, Besiktas dominated the Turkish footballing scene. After back-to-back domestic league triumphs at the beginning of the decade, the club went into the 1940-41 campaign with a largely new and young team. The brilliantly skilled men in black and white were to become legends that year, after a series of breathtaking displays which also earned them their nickname, the Black Eagles.
The term first came into use on 19 January 1941, as the men from Istanbul took on Suleymaniye and ran up a crushing 6-0 victory. Midway through the second half, a fisherman by the name of Mehmet Galin struck up a previously unheard chant, which – so the legend goes – was rapidly taken up by the entire stadium. "Come on Black Eagles, attack Black Eagles!" was the cry from thousands of throats, and Besiktas had the nickname that persists to this day.
Success in the 90sThe period from 1957 to 1986 brought seven title triumphs, but that was merely the prelude to the 1990s, the truly golden age in Besiktas’ history. Under English coach Gordon Milne, the oldest club in Turkey recorded a title hat-trick from 1990 to 1992. Milne’s team featured an attacking trio of Metin Tekin, Ali Gultiken and Feyyaz Ucar, still considered by fans as the best forward line ever to represent the club.
The 1991-2 campaign brought not only the title but also a record, as Besiktas became the only club to win the Turkish championship without losing a match. Other records include a 10-0 victory over Adana Demirspor in 1989-90, the biggest margin of victory in Turkish league history, a run of 48 consecutive league matches without defeat, and a 13-game winning streak in the 1959-60 season. The same campaign brought a record total of 29 league wins.
Recent timesCompared to the glories of the past, Besiktas’ recent record in the Turkish championship has been patchy. Their twelfth and most recent Super Lig title came in 2003. This was followed by domestic knockout cup success in 2006 and 2007, but the championship trophy proved elusive. However, the current team under new coach Mustafa Denizli is undefeated so far this term and tops the Turkish standings eight games into the campaign.
StadiumBesiktas’ home ground is the BJK Inonu stadium, located in the suburb of Besiktas and boasting a panoramic view over the Bosporus. The Black Eagles moved into their newly-constructed home in 1947, when the stadium was named after the second president of the Republic of Turkey, Ismet Inonu. The most recent renovation took place four years ago, with the removal of the running track and lowering of the pitch. The only stadium in the world offering a view of two continents (Europe and Asia) currently boasts a capacity of 32,086.
Honours12 Turkish Championships: 1957, 1958, 1960, 1966, 1967, 1982, 1986, 1990-1992, 1995, 20037 Turkish Cups: 1975, 1989, 1990, 1994, 1998, 2006, 20071 Turkish Supercup: 2006
Legendary playersMetin Tekin (1982-1997), Feyyaz Uçar (1981-1994), Ali Gültiken (1985-1995), Eyjólfur Gjafar Sverrisson (1994-1995), Stefan Kuntz (1995-1996), Daniel Amokachi (1996-1999), Nihat Kaveci (1998-2001), Kleberson (2003-2005), Yordan Letchkov (1997-1998), Gökhan Zan (since 2003), John Carew (2004-2005), Rüstü Recber (since 2007)

28 Ekim 2008 Salı

Max Payne

Deli gibi oynunu oynadık bu gecede sinema filmine gittik.

Genel olarak video oyununa sadık kalınmış özellikle kasvetli havayı yaratmakta çok başarılı olmuşlar,başroldeki Mark Walgbergdi galiba biraz bana göre Max Payne karakteri için temiz yüzlü kalmış ama yine de başarılı.

Sonuçta video oyunundaki karakterden - hikayeden bir film yaratılıyor...Biz bunlara sinema endüstrisi babında zor yetişiriz,ve acı gerçek fena nal toplarız.

Bir pozisyonda adam pc oyunundaki sahhneyi birebir canlandırdı ,slow motion halinde yana atlayarak kapılardan geçme ve ateş etme,ayrıca insanların ilk Matrix serisinde şahit oldukları kurşunların silahtan ilk çıkış anındaki görüntüler silsilesini bizler altı ay önce Max Payne oyununda görmüştük, bu da bir dipnot olsun.

Aklım almıyor


Hakikatten aklım almıyor.
Lig Tv görüntü paylaşımı yapılıyor diye bütün bloglara erişim kapatıldı.
Tüm samimiyetimle söylüyorum, aklım almıyor,mantığa vuramıyorum,kabullenemiyorum,ülkemizi yurtdışındaki uygulamalarla kıyaslayıp sinirlenmiyorum,bu kapatmaya yasal zemini hazırlayan milletin vekillerinin kafa yapısını düşünce şekillerini ve bunların suratlarına yansımasını hatırladıkça sinirleniyorum.

Neyse açıldığından bi haber başka yollardan girmeye çalışırken gerek kalmadığını anladığımda ister istemez sevindim.

Bunu da gördük…

22 Ekim 2008 Çarşamba

Forma Aşkı




Bizim memlekette malum ekonomik sebeplerden dolayı bir türlü yukarıdaki kalitede formalar göremiyoruz.Kaliteyi görememek yanında dizayn namına da bir şey göremiyoruz.Halbuki bu örnek formalar kalitesinde dizaynında formalar yapılırsa benim gibi düşünen kitle tarafından kapışılacaktır.Çevremde böyle forma yapsınlar 80-90 TL vereceğime 140-150 TL veririm diyen bir çok insan var,hatta dizayn aynı kalır kaliteyi fiyata göre replika çıkartırsın herkes faydalanır.
Ama nerde, yıllardır konuşulur ama en ufak bir olumlu değişim yok.

Gerçi örnek olarak İtalyan işi verdik ama avrupanın kalburüstü takımları da genelde nike ve adidas giydiğinden onlarda da durum aynı.

4-5 sene önce arkadaşım İtalya'da Juve Store'dan tam takım bir forma getirmişti,formanın bazı yerleri pamuksu gibi o forma yaklaşık olarak 4 yıl x 45 hafta ,yani en az 180 kere çamaşır makinasında yıkandı banamısın demedi hala yeni alınmış gibi,aklım almıyor,bizim 100. yıldaki çubuklu formayıda çok beğenirim ama şimdiki hali tarumar.
Yapın kardeşim bunlar gibi formalar , parası neyse vereceğiz.

21 Ekim 2008 Salı

çolukla çocukla dünyaya meydan okuyorlar" - Ertem Şener.

Üç büyüklerden avrupa maçlarında kendi sahasında en farklı yenilgiler diyince ilk aklıma Galatasaray - Chelsea (1-5) maçı gelirdi,birde bu akşamki maç gelecek artık Fenerbahçe - Arsenal (2 -5), Arsenal'li futbolcular isteselerdi olayı ikinci yarıda abartabilirlerdi ama yapmadılar belki o zaman Aragones içinde son maç olurdu.
Bu arada 1994 de evlerinde Cannes'a 5-1 yenilmişler.

Fenerbahçe'nin kendi sahasındaki avrupa maçlarına internetten bakarken de daha önce

Benficaya deplasmanda 7-0
PSV ye deplasmanda 6 -1
Bohemians Praga deplasmanda 4-0
Manchester'a deplasmanda 6-2
Sigma Olomouc'a deplasmanda 7-1 yenildiklerini buldum.
Londradaki maça kadar takımda birşeyler değişmezse bizim Hoca efendi ile kırdığımız rekor egale edilebilir.

12 Ekim 2008 Pazar

Başarının Sırrı

http://belestepe.blogspot.com/2008/10/bilmece-bulmaca.html

115.000.000 TL - 17.000.000 USD = Demirören Yönetimi.


Göreve geldiğinde Beşiktaşın borcu 17 milyon dolardı, son yapılan mali genel kurulda kulübün borcu 115 milyon TL olarak açıklandı.

Bu borcun neredeyse yarısı Başkan Beyin şahsına olan borç , arada kulübü berbat yönetiyorsun denildiğinde verin 50 milyon TL mi gideyim diyerek aba altından sopa gösteriyor,hatalarından da ders almıyor, öyle bir yeteneği olsaydı çoktan ortaya çıkardı.Daha komiği adam başkan olmadan öncede kulüpte futbol şube başkanıydı, Kıvanç Oktay denilen zatla beraber müthiş ötesi transferler yaparak şu an oluşan borcun temelini atmışlardı.

İş o hale geldiki adamcağızı her hangi bir yayın organında gördüğünde hemen değiştiriyorum,izlemeye tahammülüm kalmadı.Neredeyse nazarımda Sinan Engin kıvamına gelecek.

Kısa zamanda istifasıyla beraber kendi beceriksizliğinden doğan verdiği borçları da hibe ederek locasına döner inşallah.

9 Ekim 2008 Perşembe

Kötünün İyisi.

- Hoşgeldin -

- Bay bayyyy-

Öncelikle Ertuğrul Hocanın gönderilmesi ve Lucescu'nun gelemeyeceği belli olduktan sonra sezon başlamışken alınabilecek en iyi hocayı aldık.
Ertuğrul Hoca'nın istifası sayesinde Sinan Engin'den kurtulduk,bence Ertuğrul Hoca'nın istifasından daha büyük fayda getirecektir camiaya.
Sergen'in belgesinin yetersiz kalması-yetişmemesi neticesinde teknik ekibe dahil olamamasınada sevindim .
Demirören iç güdüsel olarak hata yapmak isterken bu sefer galiba yararlı bir şeyler yaptı .
Bu arada 3 sene kadar önce Çeşme'ye ilk gittiğimde Mustafa hocanın sahibi olduğu sahildeki balıkçıda yemek yemiş ve mekanın şef garsonundan da Mustafa Denizli'nin, şefin tabiriyle;
-Manyak Beşiktaş'lı olduğunu öğrenmiştik.bu da küçük bir not.

7 Ekim 2008 Salı

Üzüldüm mü ?


Ertuğrul Hoca bugün istifasını verdi, insanlığına yakışır bir harekette bulundu,onun sağlam karakterine her zaman saygı duydum.Ama ben kendisini Beşiktaş'ta başarısız buluyordum,Beşiktaş macerasında ömrümce unutmayacağım bir kaç olaydan üçünü o yaşattı,biri her kesin malumu 8-0,bir diğeri son Metalist komedisi,sonuncusuda beş derbiden dört mağlubiyet beceriksizliğidir.

Ben Ertuğrul Hoca dan farklı kazanımlar bekledim,Senelik 1.800.000 TL ye anlaşabileceğimiz her hangi bir teknik direktör de üç aşağı beş yukarı Ertuğrul Hocanın artılarını kazandırebilirdi kulübe.Rıza Hoca,Tigana kalsaydı belkide daha da iyi durumda bile olabilirdik.

Avrupa dedik olmadı,Türkiye kupası dedik olmadı,Lig dedik hiç olmadı.Son transferleri çok bilmiş menejerimsi adamla yaptılar sonuç için Metalist maçı yeter.

Demekki zorlamakla Beşiktaş'ın eline bir şey geçmeyecekmiş,bence istifa etmesi yerindedir.

Ama tabi kabusumuz bitmiyor veya Ertuğrul Hocanın istifası her hangi bir şeyi çözmüyor,belkide ve büyük ihtimalle bu sene daha beter durumlara düşeceğiz orası ayrı.

Menejerimsi kişiyi her gördüğümde her açıklamasını okuduğumda tırnaklarım çekiliyor gibi hissediyorum.Ama esasen ona da çok kızmıyorum adama bulunmaz hint kumaşı muamelesi yapan her şeyin uzmanı Ordinaryüs Profesör Başkanımız sağ olsun.

Beşiktaş sevgisi dolu yıllarımda ,Beşiktaşı bu kadar çok sevdiğine inandığım ama sevdiğinden daha çok zarar vermesini başaran tek kişi Yıldırım Demirörendir.

Hata yapmakta ,hatalarından ders almamakta ve hata yapılacaksa kralını ben yaparım tavrından dolayı ,cezayı çeken bu takıma benim gibi gönül vermiş milyonlarca Beşiktaş taraftarı oluyor.

O kadar çok şey varki son istifa olayından sonra aklıma dilime düşen ,hangisini yazacağım diye şaşırıyorum.

Beşiktaş'ın kurtuluşu belli;

Demirören ve avanesi gidecek,başta menajerimsi adam olmak üzere.

Demirören efendi utanıp 40 milyon dolarını hibe edecek.

Futbol gerçek anlamda profesyonel ellere teslim edilecek.

Yeni gelecek ekip sık dokunup ince elenerek seçilecek ve uzun süreli kontratlar yapılacak.

Alt yapıya zorunlu olarak değer verilmesi yeni teknik ekipten ısrarla istenecek.

Kulübün mali yapısını bozacak her türlü hareketten kaçınılacak,gerekirse artıya geçene kadar özkaynakl otunculara daha fazla rol verilecek.

Yeni Stad bir an önce bitirilecek

Taraftar bu yeni anlayışa sabır göstermek zorunda olduğunu kabullenecek.

Beşiktaş'ta yönetici olmak sadece maddi güç kritirine veya oy potansiyeline indirgenmeyecek.

Kulüpteki asalak üyeler kovulacak.

dahası da var...

6 Ekim 2008 Pazartesi

6.Hafta...

Şans yine Beşiktaş'ın yanında ,şampiyonluk yarışındaki iki rakibide bu hafta puan kaybetti,hatta Sivassporuda sayarsak 3 rakibide diyebiliriz .
Samet Aybaba benim nadir hatırladığım kadarıyla Beşiktaş haricinde diğer iki büyük takımdan birini bu hafta yendi.
Kayseride Fenerbahçeyi evinde ilk kez yenme başarısını gösterdi.
Avrupa defterini saçmalıklar ötesi bir şekilde kapatma başarısı gösteren Ertuğrul Bey,Sinan Efendi ve Problemin kaynağı Demirören hazretleri bari bu haftayı kazasız atlatmayı başarabilsinler bir zahmet.

5 Ekim 2008 Pazar

Başımız Sağolsun

Bu şerefsiz kalleşler yine azdılar,15 canımız şehit oldu...
Beyefendi de açıklamada bulunmuş;

Senin hükümet olduğun 6 senede terör nasıl tekrar hortladı onu anlat bize,sen ne yaptın,içişlerin bakanın ne yaptı?

Yazık ki etrafını hikayelerini dinlemekten zevk alan bir güruh kaplamış.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Ne Olabilir Acaba ?

Geçen gün GFB dayanamayıp Aziz Yıldırımla'la zamanında yaptıkları akçeli işleri ifşa - itiraf etti, çok atıp tutuyorsun ama bizler aynı yolun yolcusuyuz anlamında.

Bu açıklamaların bir yerinde şöyle bir bölüm var,bu bölüm hakkında kendimce duyduğum bana söylenen bir iki ihtimal var,ama aslı ne olabilir acaba ?

"İkinci kez istifa etmenizin gerçek sebebini ise birçok kişi gibi biz de biliyoruz. Gazeteci yakınlarınız, o dönem sizinle olan idareci arkadaşlarınız, yakın dostlarınız gibi biz de biliyoruz. Sağlık sebebi de bir sebep ama asıl sebep değil. Gerçek sebebini tüm Fenerbahçe camiasına açıklamanızı bekliyoruz."

2 Ekim 2008 Perşembe

Al Birini , Vur Diğerine !

Ertuğrul sana "Stajyer" demek bile iltifat olur.
Diğerinin zaten neden maaş aldığını anlayabilmiş değilim.

http://bjktaraftarproje.com/