18 Nisan 2007 Çarşamba

DÜŞMAN RENKTAŞLAR

DÜŞMAN RENKTAŞLAR
Cumhuriyet ( spor eki )
DENİZ ÜLKÜTEKİN

Fenerbahçe tribünlerinde uzun süredir yaşanan gerginliğin ardından Yunanistan'la ulusal takımımız arasındaki maçta da Yunan taraftarların kendi aralarında kavga etmesi, statlarda pek alışık olunmayan bir tehlikenin ortaya çıkmaya başladığını gösterdi। Rakip takım taraftarların birbirine girmesi sıkça rastlanan bir durum olsa da aynı takıma gönül verenlerin kavga etmesi pek çok kişiye anlamsız gelebilir। Genellikle ülkemizle ve Güney Avrupa ile özdeşleştirilen tribün olaylarına aslında Avrupa'nın önemli futbol ülkeleri de pek yabancı değil।
Son iki yılda Juventus ve Paris Saint Germain taraftarlarının kendi aralarında yaşadığı sorunların nedenleri farklı olsa da Türkiye'deki olayları aratmayacak düzeydeydi। OTOMATİK PORTAKAL Juventus'un en önemli ve eski taraftar grubu olan " Fighters" 1987'de dağılınca, diğer gruplar birleşerek yeni bir grup kurmaya karar verdi। Grubun ismi, Stanley Kubrick 'in şiddet sahneleri uzun süre tartışılan filminden esinlenilerek " Arancia Meccinaca "(Otomatik Portakal) olarak belirlendi। Grubun adı daha sonra " Drughi " olarak değiştirildi। " Drughi " kısa zamanda yaklaşık 10 bin üyeye ulaştı। Birkaç yıl sonra " Fighters " yeniden kuruldu। Aynı dönemde " Drughi'nin" lideri işlediği bir cinayet yüzünden 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu gelişmelerden sonra uzun süre iki grup arasındaki tribüne hakim olma mücadelesi devam etti. 1996'da kazanılan Şampiyonlar Ligi sonrası ise taraflar aralarındaki sürtüşmeyi bitirerek birleşmeye karar verdi. Grubun ismi " Black And White Fighters Gruppo Storico "ydu.

Birleşmeyle birlikte, grup hakimiyeti tamamen eline geçirmek istedi ve zaman zaman diğer gruplara karşı şiddet uygulamaktan çekinmedi. Ayrıca grubun liderleri olan iki kardeşin kulüpten bilet alarak bunları kendi üyelerine satması, Juventus taraftarının saygınlığını yitirmesine neden oldu. Ancak grup içinde ki sorunların patlak vermesi 2003-2004 sezonunun bitmesine 4 hafta kala şampiyonluğu belirleyecek Milan - Juventus maçında yaşandı.

Karşılaşma öncesi birçok üye, kendilerine söz verilmesine karşın bilet alamadı ve maçı izleyemedi. Bir sonraki sezonun ikinci yarısında Ennio Tardini'de oynanan Parma maçı sırasında Juventuslu taraftarlar topluca sahaya inerek Parmalılara saldırdı. Olay sonrası grup liderlerinin stada girmeleri yasaklandı. Birçok üye maça gelmeyi bıraktı ve sonunda " Black And White Fighters " arkasında birçok soru işareti bırakarak faaliyetlerine son verdi. İşin aslı ise 2005-2006 sezonunun başında anlaşılacaktı. Hapis cezası biten " Drughi'nin " lideri stada geri dönmüştü. " Drughi " ile birlikte " Arditi ", " Magneto Legio" gibi eski gruplar da stattaki yerlerini aldı. Juventus'un büyük düşmanları Roma ve Fiorentina tribünlerinde açılan " Drughi'ye saygı " pankartlarıyla birlikte " Fighters'ın " tribünlerden niye kaçarcasına uzaklaştığı da belli oldu.

Geçen sezon ise Juventus'un küme düşmesi ve kulübün geçici olarak Comunale Stadı'na taşınmasıyla birlikte " Fighters " tribünlere geri dönmeye karar verdi. Sezon başında oynanan bir hazırlık maçı sırasında korkulan oldu ve iki grup birbirine girdi. Kavga sırasında " Drughi " lideri bıçaklandı. Bu olaydan sonra iki grup Juventus'un sahasında oynadığı maçlarda başka tribünlerde yer alırken, deplasmana giderken de farklı yollar kullandı.

İtalya'da, Catania - Palermo maçı sırasında çıkan olaylarda bir polisin ölmesiyle alınan önlemler, şimdilik olayların önüne geçmiş gibi gözüküyor. Fransa futbolunun iki büyük takımı Paris Saint Germain ve Marsilya arasındaki rekabet, iki kentte yaşayanların kökenlerinden ayrı tutulamaz. Fransa'nın güneyindeki Marsilya'da yaşayanlar, buraya Afrika'dan göç edenlerdir ve ülke yönetimi ile aralarında sık sık ekonomik ve siyasal görüş ayrılıkları yaşarlar.

Bu yüzden Marsilya takımı, taraftarları için Paris'e olan başkaldırının simgesi olarak görülür. PSG ise Fransa kültürünün ve tarihinin yeşil sahalardaki temsilcisidir. PSG'nin Parc Des Princes stadının iki kale arkası tribününde takımını destekleyen grupları vardır. " Boulogne " Tribünü, " Boulogne Boys" ve " Kop of Boulogne " arasında paylaşılırken, " Auteuil " isimli tribünde " Lutece Falco " ve " Supras Auteuil " yer alır. " Boulogne Boys " faşist ve Neo Nazi yanlısı davranışlarıyla bilinirken, diğer gruplarda da siyahi üyelere pek rastlanmadı. " Tigris Mystic " ise 1993'te Paris'te yaşayan göçmenler tarafından " Auteuil " tribününde kuruldu ve kısa sürede büyük bir ilgi gördü. Ancak karşı tribündeki " Boulogne Boys'un " kendilerinden pek hoşlanmadığı bilinen bir şeydi. Kasım 2005'te deplasmanda oynanan Le Havre maçı dönüşündeyse " Tigris Mystic " grubu az sayıdaki " Boys " üyelerine saldırdı. Olayların ardından " Tigris Mystic " dağıldı.

Göçmenler de artık PSG maçlarına daha az ilgi gösteriyor. İdeolojilerin ve renk aşkının birbirine girdiği Parc Des Princes'teki karmaşıklığı bir taraftarın sözü gayet iyi özetliyor: " Böyle köklü ve iyi bir grubun kapanması üzüntü verici ama en azından artık statta daha az maymun olacak ..."





Küçük Adam


İşte benim küçük adamım :)

Turkcell Süper Ligi kirlenmiştir!..

Turkcell Süper Ligi kirlenmiştir!..

http://www.sabah.com.tr/haber,11ABF3952F36418DAF5F188CAC0763D0.html

Hıncal Uluç


Türkiye Birinci Futbol Ligi, yani resmi adıyla Turkcell Süper Lig, tarihimizde olmayacak kadar kirlenmiştir. Kupayı alana zerre onur getirmeyecektir. Böylesi onursuz bir kupa için, futbol sahalarında gösterilemeyen çabaların masa başlarında ve medyada en rezil şekilde sahnelendiğini izlemek beni iğrendiriyor. 90 Dakika'yı Kenan Onuk'un anısını yaşatmak için sürdürüyoruz..

Bu kirli, bu iğrenç ligi, 90 Dakika için seyretmek zorunda kaldığım için kahroluyorum. Şimdi bu ligi kirletenler kimler..

1- Kulüp yöneticileri .. En başta da Fenerbahçe tetikçileri.. Kulüp yöneticileri, söyledikleri her şeyin cezasız kaldığını görmenin pervasızlığı içinde, özellikle hakemleri ve federasyonu etkilemek için her şeyi, ama her şeyi yapıyorlar.

Her gün bir başka çirkin iddia ortaya atılıyor, bir başka rezil senaryo sahneleniyor. Bu işte de başı Fener tetikçileri çekiyor. Geçen yıl ligi resmen ve alenen kendi elleri ile Galatasaray'a bırakan Fenerliler, takımlarının sahadaki halinin bu yıl da hiç iç açıcı olmadığını gördüklerinden kozlarını masa başında oynuyorlar. Özellikle federasyonu ve hakemleri baskı altına almaya yönelik iddiaları mesnetsiz ve mantıksız. Fenerbahçe'nin yolunu kesmek gibi bir niyet olsa, Lugano oyundan atılmaz, Fenerbahçe maça 1-0 mağlup ve 10 kişi devam etmez miydi?.

Bu büyük olasılıkla puan kaybı değil miydi?. Üstelik penaltı ve kırmızı karta kimse itiraz edemezken.. O zaman bu nasıl oyun?.. Sahaya kapalı atılan bir çakı için Galatasaray Stadını seyirciye kapatan Federasyon Disiplin Kurulu, 11 seyircinin bıçakla yaralandığı maçtan sonra Fenerbahçe'yi cezasız bırakır mıydı?. Sezon başından beri Fener lehine ve rakipleri aleyhine yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri yazsam 8 cilt kitap olur. Haa.. Ötekilerin durumu da farklı değil..

Fener baskısının sonuçlarının sahadaki yansımalarını görünce, onlar da devreye girdiler, "Bizim başımız kel mi" diyerek.. Sonunda bu iğrenç, bu rezil tablo ortaya çıktı. İddialar, ithamlar Türk Ceza Yasası'na göre suç.. Adli takibat gerektirir ve ağır cezaları var. Peki o zaman bu iddiaları ortaya atanlar ve Turkcell Süper Ligi'ni on paralık edenler, neden mahkemeye baş vurmazlar?. Çünkü dedikleri palavra.. Dedikleri sallama.. Ellerinde tek delil yok. Rezil olmanın ötesinde karşı davalarla perişan olurlar.

2- Medya.. Özellikle Kutsal İttifak Medyası.. 100. Yılında Fenerbahçe'nin Şampiyon olması için yemin etmiş gibiler.. Her şeyi söylüyor ve yazıyorlar.. Aziz Yıldırım karşısında kale gibi duran bir İbrahim Seten vardı. Şimdi sanki o da günah çıkarıyor.

Bayrağı kapmış en önde gidiyor.. Okuduğum yazar sayısı artık bir elin parmaklarının da altına düştü.. Üç.. Dört.. Beşi bulmaz.. Bunların başında Ercan Güven geliyor. Salı günü gene mükemmel bir yazı yazmış, benim şimdi yazdığım konuda.. Ligin nasıl kirlendiğini anlatmış.. Verdikleri korkunç demeçlerde taraftarı cinayete tahrik edecek kadar pervasız yöneticilerin, yat gezilerinde karşılaştıklarında nasıl karşılıklı şampanya patlattıklarını işaretlemiş. Çirkin oyun aynen bu.. Onlar yukarda gamsız sarmaş dolaş, aşağıda tahrik ettikleri birbirini öldürsün.. Bunu yazan, söyleyen medya mensubu kaç tane?. Herkes kendi ucuz hesabının içinde.. Herkes kendi pisliğine gömülmüş..

3- Federasyon.. AKP İktidarı peşine düşünce, tüm gücünü yitiren ve oy toplamak için vermedik ödün bırakmayan federasyon artık tamamen iktidarsız. Futbolu yönetme gücü yok.. Bu çirkin demeçleri verenler anında ceza heyetine gidebilir, bu senaryoları gerçek gibi kaleme alan gazeteler daha o gün mahkemeye verilebilirken, federasyon ve başkanı ortada yok..

Herkes kayıp.. Dayanamayıp istifa edenler dışında.. Efendim disiplin cezası Hak Mahrumiyeti imiş. Onun da kıymeti yokmuş. Adam gene Şeref Tribününde oturup, işine devam ediyormuş.. Laf.. O zaman elinde.. Değiştir yönetmeliği.. Daha gerçekçi, etkili ceza koy.. Mesela "Toplam 3 ay, 6 ay ceza alanlar bir daha yönetimlere giremezler" de.. Stada girmeme cezaları koy.. Hayır.. Federasyon tam siper.. Gölge.. Yok.. Meydan bomboş bırakılmış. Kararlar, adalet ilkesiyle değil, oy hesabı içinde alınıyor. Mesela.. Vestel'in Sakarya'ya hükmen yenik sayılması bir hukuk utancı.

Ne Vestel takımı, ne de seyircisi zerre yok olayın içinde. Tersine.. Seyirci, Sakarya'dan gelenlerle kucak kucağa oturuyor. Ayrı tribün bile yok.. İdeal örnek.. Olay anında durum.. Vestel futbolcularının hepsi önlemek için çırpınıyorlar. Çirkin hareket tamamen bireysel..

Bireysel olayın cezası da bireysel olur. Türk Anayasası, cezaların şahsiliğini amirdir. Hakemin maçı tatil etmesi kendi aczidir. Psikolojisi bozulmuşsa, düdüğü dördüncü hakeme bırakır, maçı tamamlatırdı. Panik atak içinde karar almış.. Federasyon, onu değil, Vestel'i mahkûm ediyor. Çünkü puana ihtiyacı olan takım Sakarya, oya ihtiyacı olan da Haluk Ulusoy!..

4- Spor Bakanlığı.. Federasyonu sadece siyasal amaçlara bu aciz duruma getiren bakanlık, hiç sıkılmadan Futbolda Şiddetin önlenmesi için yasa üstüne yasa hazırlıyor.. Cezalar gene bu ağır tahriklere kapılan zavallı taraftara.. Bu iğrenç ortamı yaratan hepsi ünlü, hepsi zengin işadamı, hepsi birbiri ile enseye tokat, Paper Moon arkadaşı yöneticilere yönelik tek eylem yok.. Yahu bakan olarak davet etsen Ankara'ya.. "Yapmayın Efendiler.. Fanatik taraftarı şiddete tahrik etmeyin..

Centilmen, sportmen olun" desen.. "Böyle giderseniz, İtalya'nın yaptığını yapmak, ligi durdurmak için tribünde adam ölmesini beklemem" desen.. Biz de bu ülkede sorumlu bir spor bakanı olduğunu hissetsek.. Hayır.. Onlar da kendi hesapları içinde.. Siyasal baskılarla yıkamadıkları federasyonu, kulüplerle karşı karşıya getirip bitime peşindeler.. Ankara'dan keyif içinde manzarayı izliyorlar. Olaylar daha da büyürse, daha da mutlu olacaklar, "Futbol Federasyonu'nu da ele geçirmemize ramak kaldı" diye zil takacaklar.. Türkiye'de artık futbol oynanmıyor.. Oynanan bu çirkin oyun.. Lanet olsun!..

Hayatta,Beşiktaş...

http://bjktaraftarproje.com/